Vodafone Park’taki karşılaşma saat 19.00’da başlayacak. Mücadeleyi Cüneyt Çakır yönetecek.
Ligde oynadığı son 3 karşılaşmayı da kazanmayı başaran siyah-beyazlı ekip, Medipol Başakşehir karşısında da seriyi sürdürmeye gayret edecek.
Süper Lig‘de 14 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 yenilgi alan Beşiktaş, topladığı 50 puanla 3. sırada bulunuyor.
Medipol Başakşehir ise 18 galibiyet, 7 beraberlik, 2 yenilgi ve topladığı 61 puanla ligin ilk sırasında yer alıyor.
Sakatlığı nedeniyle karşılaşmada forma giyemeyecek Ricardo Quaresma’dan yoksun maça çıkacak Beşiktaş‘ta, Adriano Correia ise son antrenmanda takımdan ayrı koşu yapmakla yetindi.
Siyah-beyazlılarda Caner Erkin ve Gary Medel, yarınki maç öncesi sarı kart ceza sınırında bulunuyor.
İki oyuncu, yarınki karşılaşmada da sarı kart gördükleri takdirde 29. haftada Demir Grup Sivasspor ile oynanacak maçta cezalı duruma düşecek.
İstanbul Havalimanı‘nda sefer sayıları günbegün artılırken, bugün 895 sefer yapılması bekleniyor.
Taşınmanın ardından uçuşların sorunsuz yapıldığı havalimanında, seferler günbegün kademeli olarak artırılıyor.
THYGenel Müdürü Bilal Ekşi‘nin bugün 895 sefer yapılacağını duyurduğu havalimanına kentin çeşitli noktalarından gelen yolcular güvenlik kontrollerinin ardından terminale giriş yapıyor.
Sabah saatlerinden itibaren yoğunluk oluşan havalimanında görevli personeller, yolcuları kontuarlara ve pasaport kontrol noktalarına yönlendiriyor.
YÖK’ün internet sitesinde, 11 üniversite için rektör adaylığı başvuru ilanı yayımlandı.
Buna göre, Adıyaman, Aksaray, Amasya, Burdur Mehmet Akif Ersoy, Düzce, Hitit, Kastamonu, Kırşehir Ahi Evran, Ordu, Süleyman Demirel ve Yozgat Bozok üniversitelerine rektör ataması yapılacak.
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde rektör adayları için belirlenmiş şartları taşıyan adaylar, bugünden itibaren 26 Nisan Cuma günü mesai bitimine kadar YÖK Başkanlığına başvuruda bulunabilecek.
Başvurular bizzat veya posta ile yapılabileceği gibi “rektoraday@yok.gov.tr” adresine elektronik posta yoluyla da gerçekleştirilebilecek.
Adaylar başvurularında, profesör olarak çalışmış veya çalışıyor olduklarına dair belge ile Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde bulunan, “Kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmak” şartını sağladığını gösterir belge gibi dokümanları da hazır bulunduracak.
Türkiye Karate Federasyonundan (TKF) yapılan açıklamaya göre, Volos kentinde düzenlenen organizasyonda sporcular minikler, yıldızlar, ümitler, gençler, 21 yaş altı, büyükler ve veteranlar kategorilerinde mücadele etti.
Şampiyonada büyük erkekler 70 kiloda Muhammet Çetin ve kadınlar 55 kiloda Pınar Keskin’in, turnuvanın en teknik sporcuları seçildikleri bildirildi.
Organizasyonda madalya kazanan isimler ve sıkletleri ise şöyle:
Türk sporunun ve Fenerbahçe’nin efsanevi ismi Can Bartu 83 yaşında hayatını kaybetti.
Can Bartu’nun yaşamını yitirmesiyle ilgili Fenerbahçe resmi sitesinden de taziye mesajı yayımlandı.
Fenerbahçe’nin resmi sitesinden yapılan taziye mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Kulübümüzün tarihinde çok önemli bir yeri olan, adı Fenerbahçemiz ile özdeşleşmiş efsanemiz Can Bartu’yu kaybettik. Bu büyük kaybın derin acısını ve üzüntüsünü yaşıyoruz. Fenerbahçemizin ve Türk sporunun değerli ismi Can Bartu’ya Allah’tan rahmet; değerli ailesi, sevenleri ve tüm camiamıza başsağlığı dileriz. Mekanı cennet olsun.”
Can Bartu kimdir?
31 Ocak 1936’da İstanbul’da dünyaya gelen Can Bartu, spora, Fenerbahçe’de basketbol oynayarak başladı. Altı kez basketbol millî takım formasını giyen Bartu, daha sonra Fikret Arıcan’ın aracılığıyla Fenerbahçe’de futbol oynamaya başladı.
1956’da Fenerbahçe’de profesyonel futbol kariyerine başladı. 1961’de İtalya’nın Fiorentina takımına transfer oldu. Daha sonra Venezia ve Lazio’da da oynadı. 1967’de Fenerbahçe’ye döndü. Sarı-lacivertli forma altında toplamda 162 lig maçı oynadı, 62 gol attı.
Fenerbahçe Spor Kulübü tarihine, basketbol ve futbolla beraber yazılan Bartu, millî takım formasını hem basketbol hem de futbol sporunda giyen ilk ve tek sporcu oldu.
1958’deki Türkiye-Romanya maçında kaleci Turgay Şeren’in sakatlanması üzerine son 7 dakika kaleye geçen Bartu bu tecrübesinde 1 gol yedi. Millî formayı toplamda 26 kez giydi ve 6 gole imza attı.
1970’te futbolu bırakan Can Bartu Spor yazarlığına başladı. Günümüzde ise Fenerbahçe televizyonunda Can Bartu ile Futbol Gündemi programında yorumculuk yapıyordu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Başbakan Edouard Philippe’in imzalarını taşıyan, 24 Nisan’ı sözde “Ermeni Soykırımını Anma Günü” ilan eden kararname, Fransa’daki Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, olaya sert tepki göstererek bu kararın Türkiye açısından hiçbir geçerliliği olmadığını, bununla ilgili Ankara’da bazı girişimler başlatıldığını bildirdi. DW Türkçe’nin aktardığına göre toplam üç maddeden oluşan kararnamede, Fransa’nın sözde “Ermeni soykırımı”nı 29 Ocak 2001’den bu yana resmen tanıdığı hatırlatılıp, 24 Nisan’ın bundan böyle “Ermeni Soykırımını Anma Günü” ilan edildiği bildiriliyor. Kararnameye göre, her yıl 24 Nisan’da Paris’te devlet töreni düzenlenecek.
‘Kendi tarihine baksın’
Kararnamenin Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Fransa’da olduğu bir günde yayımlanması dikkat çekti. Paşinyan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) genel kurul toplantılarına katılmak üzere Strasbourg’da bulunuyor.
Karara derhal sert tepki gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Twitter üzerinden yaptığı ilk açıklamada, “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ‘24 Nisan’ kararnamesi AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ve Fransız Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını açıkça ihlal ediyor. Macron seçim kampanyasında Ermenilere verdiği sözleri yerine getirmeye çalışarak yine popülizm yapıyor. Önce kendi karanlık tarihine baksın. Ruanda soykırımından bu yana çeyrek asır geçti” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile telefonda görüştüğu de bildirildi.
Bu arada Çavuşoğlu, Türkiye-Hollanda (Wittenburg) 7. Konferansı’nın ardından Amsterdam’da Hollandalı mevkidaşı Stef Blok ile ortak basın toplantısında da konuya değindi. Konuya ilişkin değerlendirmesi sorulan Çavuşoğlu, FransaAnayasa Mahkemesi’nin daha önce iki defa bu konuda verdiği kararın, siyasetçilerin böyle kararlar almaması gerektiği yönünde olduğunu hatırlattı.
‘Ruanda’da soykırım’
Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Böyle siyasi kararlar almak, tarihi çarpıtmak, siyasetçilere yakışmıyor. Siyasetçilerin bu konularda karar alması doğru değil. Fransa’nın kendi tarihine bakması lazım. Daha Ruanda soykırımının üzerinden 25 yıl geçmedi. Cezayir ve diğer yerlerde, Afrika’da Fransa’nın ne yaptığını ne onlar unuttu ne biz unuttuk. Maalesef Avrupa’nın içine düştüğü aşırı akımlardan liberaller dahi nasibini alıyor. Bu kararın bizim için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu konuda biz de gerekli tedbirleri zaten alacağız. Bununla ilgili Ankara’da bazı girişimleri başlattık.”
Akar’dan telefon
Milli Savunma Bakanı Akar, telefonla görüştüğü Fransız mevkidaşına, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un skandal 24 Nisan kararından duyulan rahatsızlığı iletti.
Fransız tarihçiden ‘hakaret davası’
Fransa’da 1915 olaylarının sözde “soykırım” olarak nitelenmesine karşı çıkan görüşleri yasaklatmaya çalışan radikal çevrelere Fransızların içinden de tepkiler var. Sözde soykırımla ilgili savundugu görüşleri nedeniyle radikal Ermeni çevrelerin hedefinde olan Fransız tarihçi Maxime Gauin, Fransa’da yayınlanan “Les Nouvelles d’Armenie” adlı derginin internet sitesinde kendisine yöneltilen ve hakaret içeren mesajlar nedeniyle bir dava açmıştı.
Gauin, bu davayı 1976-1983 yıllarında terör örgütü ASALA’nın Fransa’daki sözcülüğünü yapmış olan, derginin Yazı İşleri Müdürü ve Fransa Ermeni Kuruluşları Koordinasyon Konseyi Eşbaşkanı Ara Toranian ile yazar Samuel Tilbian aleyhine açmıştı. Gauin, bir söyleşisinde Türkiye ve 1915 olayları üzerine çalışan Fransız aydınlarını, radikal Ermenilerin tüm baskılarına rağmen argümanlarını savunmaya devam etmeye çağırmıştı. Halen ODTÜ Tarih Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdüren Gauin’in bu kapsamdaki araştırmaları, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde Fransızların Adana ve civarındaki bölgelerdeki faaliyetlerine, bu kapsamda bölgede faaliyet göstermiş Ermeni lejyonlarına odaklanıyor.
Macron şubatta duyurdu
Fransa, 1915’teki olayları 2001 yılında “soykırım” olarak tanımış, Cumhurbaşkanı Macron da, 24 Nisan’ı resmi anma günü haline getirmeyi 2017’deki seçim vaatleri arasına sokmuştu. Macron, son olarak Şubat ayının başında Fransa Ermeni Organizasyonları Koordinasyon Konseyi’nin resepsiyonunda bir konuşma yapmış ve 1915 olaylarını “Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermenilerin acımasızca öldürülmesi” olarak nitelemişti. Macron, paylaştığı Twitter mesajında da “Fransa tarihle yüzleşir. Gelecek birkaç hafta içerisinde söz verdiğim gibi 24 Nisan’ı Ermeni soykırımını anma günü ilan ediyoruz” ifadesini kullanmıştı. Fransa Parlamentosu; 2011 yılında sözde “Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılması” yönünde bir yasaya imza atmıştı. Ancak Fransız Anayasa Konseyi, “ifade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Fransız Anyasasına aykırı” olduğu gerekçeleriyle bu yasayı iptal etmişti.
Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’in, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsviçre’ye karşı 2015 yılında kazandığı davası, söz konusu inkar yasası girişimlerinin de sonunu getirdi. Bunun yerine “Ermeni soykırımı”nın başladığı gün kabul edilen 24 Nisan’ın Fransız devleti tarafından “resmi anma günü” olarak ilan edilmesini gündeme getirildi. AİHM, Perinçek davasına ilişkin nihai kararında, “1915 olaylarının meşru bir tartışma konusu” olduğuna işaret etmiş, olaya ilişkin “farklı görüşlerin ifade özgürlüğü koruması altında” olduğuna vurgu yapmıştı. Kararda, 1915 olayları ile Yahudi soykırımının (Holokost) karşılaştırılamayacağı da not edilmişti. AİHM’nin içtihat niteliğindeki bu kararı tüm Avrupa ülkeleri için bağlayıcı olma özelliğine sahip.
Altun: Büyük bir hadsizlik
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 24 Nisan’ı ‘Anma Günü’ ilan etmesi ucuz bir popülizm ve büyük bir hadsizlik örneğidir” ifadelerini kullandı. Fahrettin Altun ayrıca paylaşımında Dışişleri Bakanlığı’nın konuya ilişkin açıklamasına da yer verdi.
Tarihçilerden ortak çağrı: Belgeler açılsın gerçek ortaya çıksın
Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı anma gününü kabul ettiğine dair kararnamenin Cumhurbaşkanı Macron tarafından imzalanarak, Resmi Gazete’de yayımlanması Türkiye’de büyük tepkilere neden oldu. Tarihçiler, Ermeni diasporasının öne sürdüğü iddiaların herhangi bir belgeye dayanmadığını söyledi.
‘Ermeni tezlerinin dayanağı yok’
Prof. Dr. Recep Karacakaya (İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi): “Tarih tarihçilere bırakılmalı. Ermeniler yıllardır ortak tarih komisyonu teklifinden kaçıyor. Türkleri tüm dünyanın gözü önünde soykırımcı gibi göstermek istiyorlar. ABD, Rus, Fransız, Alman, Türk, Ermeni arşivleri açılıp Gerçekler ortaya çıksın. Türkiye’yi sıkıştırmak istiyorlar. Ermeni tezlerinin hiçbir dayanağı yok.
Osmanlı kayıtlarına göre 1. Dünya Savaşı’ndan Anadolu’daki Ermeni sayısı 900 bin. Bu rakamın 1 milyon 800 olduğunu öne sürüyorlar. Belgesi, dayanağı nedir? Yok! Müslümanların uğradığı katliamlar sümen altı edilmek isteniyor. ‘Ermeni Katliamları ve Müslüman Mülteciler’ raporunda Ermeni Gönüllü Alayları tarafından katledilen Müslümanlar, bölge ve sayılarıyla ayrıntılı olarak yer alıyor. Toplam 516 bin 105 Müslüman katliama uğradı. Tehcirde 200 bin Ermeni açlık, susuzluk ve salgın hastalıklardan zayi ve gaib oldu. Tüyler ürperten Ermeni katliamları, Rus belgelerinde yer alıyor. Hodri meydan, açalım belgeleri kim haklı, kim haksız görelim.”
‘Soykırım diye bir olay yaşanmamıştır’
Prof. Dr. Vahdettin Engin (Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü): “Soykırım diye bir olay yaşanmamıştır. Ermeniler Dünya kamuoyunu yanıltıyor. Soykırım varmış gibi gösterip algı yaratmak istiyorlar. Fransa ve İngiltere siyasi sebeplerle bu algıya alet oluyor veya Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için hareket ediyorlar. Ortak tarih komisyonu kurulsun, arşivler, belgeler dökülsün. Bir şey bulamazlar. 1918’de İstanbul işgal edildi. Osmanlı Devlet Arşivleri, o dönem başkent olan kentteydi. Tehcir 1915-1916 arası gerçekleşti. İşgal sırasında yabancılar arşivleri didik didik aradılar ama hiçbir şey bulamadılar.
Sözde soykırımın maddi delili olsa ortaya çıkartılırdı. Ortak komisyon ve arşivlere girsin önerisine neden sıcak bakmıyorlar? Diaspora, tazminat ve toprak peşinde. Tarihçilerin olmadığı böyle bir konuda parlamenterin hükmü geçerli olmaz. Fransız parlamenter ne anlıyor, ne biliyor ve hangi belgeye dayalı bu karara ‘evet’ diyor? Ermeni tezlerini savunanlar belgeleri çıkartsın. İttihatçılar Malta’ya sürüldüğünde İngilizler tarafından yargılandılar. Mahkemede sözde soykırıma ilişkin bir bulgu bulunamadı ve hepsini bırakmak zorunda kaldılar. Fransa’daki karar siyasidir.”
‘Yaptıkları tek şey çarpıtma, yalan’
Prof. Dr. Tufan Gündüz (Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü): “Ermeni meselesi sadece tarihin değil günümüzün de meselesidir. Batı dünyası, tüm Osmanlı ve Türk tarihi ile hesaplaşmak istiyor. Bu mesele tarihin olduğu kadar geleceğin de konusudur. Bu hesaplaşmaya asla müsaade etmeyeceğiz. Bizim için konu Sevr’in yırtılıp atılmasıyla sona ermiştir. Gazi Mustafa Kemal’in ‘Yurdun bütünlüğü, istiklali tehlikede’ sözü bu hesaplaşmaya meydan okuma sözüdür. Dolayısıyla ister Fransız, ister Alman parlamentosu olsun, hepsinin tek amacı Türk tarihi ile hesaplaşmak. Dertleri Ermeni meselesi değildir. Ermeniler ortak komisyondan daima kaçıyor. Şimdiye kadar yayınladığımız arşiv belgeleri dahil tüm belgeler, meselede Türk Devleti’nin ne kadar haklı olduğunu, Ermenilerin konuyu abarttığını ortaya koydu. Ermeni tezlerini savunanlar, bizim arşivlere güvenmedikleri gerekçesiyle ortak komisyona yanaşmıyor. ‘Siz belge koyun’ diyoruz, belge koyamıyor. Yaptıkları tek şey çarpıtma, yalan.” MERT İNAN İstanbul
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin Cenevre’de düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zirvesinde CİMER‘in, “bilgiye erişim” alanında 366 proje arasından “En İyi Proje” olarak seçildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı @iletisim Başkanlığı olarak ilk uluslararası ödülümüzü aldık. Birleşmiş Milletler Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin Cenevre’de düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zirvesinde CİMER “Bilgiye Erişim” alanında 366 proje arasından “En İyi Proje” olarak seçildi. pic.twitter.com/EbaL5EB4n0
Altun, Twitter hesabından yaptığı paylaşımında, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak ilk uluslararası ödülümüzü aldık. Birleşmiş Milletler Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin Cenevre’de düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zirvesinde CİMER ‘bilgiye erişim’ alanında 366 proje arasından ‘En İyi Proje’ olarak seçildi.” ifadelerini kullandı.
Altun, zirve ve ödüle ilişkin görselleri de hesabından paylaştı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, Ege Üniversitesi ile yapılan iş birliği sonucu “polen” kaynaklı alerjilere karşı tahmin ve uyarıda bulunma uygulaması İzmir’den başlatıldı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, Ege Üniversitesi ile ortak yürüttüğü “polen alerji bülteni yayımlama uygulaması” için pilot bölge İzmir oldu. Uygulama kapsamında Ege Üniversitesi Bornova Kampüsü ve Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğüne kurulan polen yakalama cihazlarıyla haftalık polen örnekleri alınıyor.
Bu örnekler ve MeteorolojiGenel Müdürlüğünden gün içinde periyodik olarak alınan hava durumu tahminleri, üniversitede geliştirilen karar destek sistemi yardımıyla değerlendirilerek, astım ve alerji hastaları için günlük tahmini polen maruziyet riski hesaplanıyor.
Polenlerin atmosferde hareketini ve yayılmasını etkileyen yağış, nem, sıcaklık, rüzgar yönü ve hızı gibi meteorolojik parametrelere ilişkin tahmin bilgileri hazırlanarak Ege Üniversitesi tarafından yapılacak polen tahminlerine katkı sağlanıyor.
Daha önce kurum içi olarak yayımlanan polen uyarıları, vatandaşlara da açıldı. Uyarılar, hem MeteorolojiGenel Müdürlüğü hem de Ege Üniversitesinin internet sitesinden yayımlanacak.
İzmir’de polene maruz kalma riski düşük
Bu kapsamda, “Meteorolojik Verilere Göre Tahmini Polen Maruziyet Riski Verileri” yayımlanırken, İzmir için “Atmosferik polen ölçümlerine ve gün içindeki meteorolojik değişimlere göre polenlere maruz kalma riskiniz düşüktür.” bilgisi verildi.
Uyarılar kapsamında, ağaç ve çalı, yabani ot ile çayır polenlerinin durumuna ilişkin detaylı bilgi de yer alacak. Buna göre, dut, çam, meşe ve çınarlarla duvar fesleğeni için polen riski yüksek olurken, çayır polenleri için orta düzeyde risk bulunuyor.
Diğer iller de planlama kapsamında
Uygulamanın, gelecek dönemlerde diğer illere de yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Meteorolojinin yeni uygulaması, özellikle alerjisi olanlar için büyük önem taşıyor. Vatandaşlar, uygulamayla hangi gün, hangi bölgede polen riski olduğunu bilecek. Böylece dışarı çıkacak vatandaşlar, polenlere karşı hazırlıklı olabilecek.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de daha önce uygulamaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Şu veya bu şekilde insanlarımız, özellikle alerjik bünyeli olanlarımız bahar döneminde haziran ayının sonuna kadar alerjiyle karşılaşabiliyor. Son derece değerli bir çalışma. Havanın hangi gün, nasıl olacağı bilindiği gibi, bu çalışmayla havanın alerjik durumunu da bilmek mümkün olacak.” ifadesini kullanmıştı.
İsrail Merkez Seçim Komisyonu, şu ana kadar oyların yüzde 94’ünün sayıldığını açıkladı. Kesin olmayan sonuçlara, yarışa katılan 41 partiden sadece 11’i yüzde 3,25’lik Seçim barajını aştı.
Katılım oranı önceki seçime göre düştü. İsrail’deki 6 milyon 300 bini aşkın kayıtlı seçmenden sadece yüzde 64,65’i dün sandık başına gitti. İsrailler, 2015’teki seçime yüzde 71,8 oranında katılım göstermişti.
Milletvekili sayıları eşit
Açılan sandıklarda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun partisi Likud az bir oyla önde olsa da sandalye dağılımı bakımından sonuçlar beraberliğe işaret ediyor.
Buna göre, Başbakan Netanyahu liderliğindeki Likud ile eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz ve Yair Lapid liderliğindeki Mavi Beyaz ittifakı mecliste 35’er milletvekiliyle temsil edilecek.
İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden iki ittifak da meclise girdi
İsrail vatandaşı yaklaşık 2 milyon Filistinliyi temsil eden partiler bu seçime geçen dönemin aksine iki ayrı ittifak çatısı altında girdi. Filistinlilerin seçime katılım oranı en son yapılan genel seçime oranla düşük olsa da iki ittifak da barajı aştı.
Eşitlik ve Barış için Demokrasi Cephesi (Hadaş) ile Değişim için Arap Hareketi’nin (Ta’al) kurduğu ittifak 6, Ulusal Demokratik Birlik (Beled) ile Birleşik Arap Listesi’nin oluşturduğu ittifak ise 4 milletvekili çıkardı.
Yeni Sağ Partisi barajı aşamadı, Liberman’ın partisi mecliste
İsrail Eğitim Bakanı Naftali Bennett ile Adalet Bakanı Ayelet Shaked liderliğinde kurulan Yeni Sağ Partisi baraj altında kalırken, Seçim öncesi anketlerde meclise girmesi zor görülen eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman’ın partisi İsrail Evimiz (Beyteynu) yüzde 4,13 oy olarak barajı aştı. Liberman liderliğindeki parti, mecliste 5 milletvekiliyle temsil edilecek.
Yaklaşık 9 milyonluk İsrail nüfusunun yüzde 11,1’ini oluşturan ultra-ortodoks Yahudileri (Harediler) temsil eden Şas (Doğulu Tevrat Muhafızları) ile Yahudi Birleşik Tevrat (Yahudot HaTora) partileri de yüzde 6,13 ile yüzde 5,94 oy alarak bir kez daha meclise girdi.
Bu iki parti sekizer milletvekili çıkararak Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulması muhtemel kaolisyon hükümetinde kilit rol oynama imkanı elde etti.
İki devletli çözümden yanan olan Avi Gabbay başkanlığındaki İşçi Partisi yüzde 4,48 oy alarak 6 milletvekiliyle meclise girmeye hak kazanırken, yine iki devletli çözümü savunan Meretz Partisi ise çok az bir farkla barajı aşarak 4 milletvekili çıkardı.
Maliye Bakanı Moşe Kahlon’un liderliğini yaptığı Kulanu (Hepimiz) Partisi 4, eski bir asker olan Rafi Peretz liderliğindeki HaBayit HaYehudi (Yahudi Evi) ise 5 milletvekiliyle meclise girdi.
İsrail’i yeni bir koalisyon hükümeti bekliyor
İsrail’de hükümet kurmak için 120 sandalyeli mecliste 61 sandalyeye sahip olmak gerekiyor. Sandık sonuçlarına göre, hiçbir parti tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu yakalayamadığı için İsrail’i yeni bir koalisyon hükümeti bekliyor.
İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, yarından itibaren meclise girmeye hak kazanan partilerle görüşmeye başlayacak.
Cumhurbaşkanı, hangi partinin birinci olduğuna bakmadan koalisyon hükümetini kurmaya daha yakın olan lidere bu görevi verebiliyor.
Rivlin’in Likud lideri Netanyahu’yu mu yoksa Gantz’ı mı görevlendireceği resmi Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından netleşecek.
Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesinin ardından söz konusu parti liderinin 28 gün içinde koalisyon hükümetini kurması gerekiyor. Ancak koalisyonu kurmakla görevlendirilen parti lideri, iki hafta ek süre talep etme hakkına sahip.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, daire başkanları, öğretim üyeleri ve polis müdürleri, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e geldi. Bakan Soylu, mozoleye çelenk koyduktan sonra saygı duruşundan bulunuldu.
Ardından beraberindeki heyet ile birlikte hatıra fotoğrafı çektiren Bakan Soylu, Misak-ı Milli Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı: “Aziz Atatürk; fedakârlık, adanmışlık ve millete hizmet aşkının vücut bulmuş hali olan Türk Polis Teşkilatı’nın 174’üncü kuruluş yıldönümü münasebetiyle huzurlarınızda bulunuyoruz. Vatandaşın canını, malını, namusunu, ülkenin huzur ve asayişini temin etmek için yüksek bir duyguyla çalışan Türk polisi, köklü geçmişinden getirdiği birikimi 21’inci yüzyılın ihtiyaçlarına da başarıyla uyarlamıştır. Özellikle son yıllarda elde ettiği yüksek teknik ve beşeri kabiliyetlerle, suç sahasının giderek genişlediği günümüzde dünya standartlarında hizmet üreten bir yapıya kavuşmuştur. Bulunduğumuz coğrafyanın da bir getirisi olarak suç ve suçluyla mücadelesi sadece ülkemiz sınırları içinde değil, uluslararası alanda da tesir gösteren Türk polisi; küresel ölçekte terör, uyuşturucu, kaçakçılık ve göçmen kaçakçılığı gibi suçlarla; ulusal düzeyde de asayiş, trafik güvenliği, siber suçlar, organize suç çeteleriyle mücadele gibi başlıkların tamamında, özellikle son yıllarda başarı grafiğini sürekli yukarıya taşımaktadır. Şurası bir gerçektir ki; tüm kolluk birimlerimizde olduğu gibi Türk polisi de devletimizin gücü ve kapasitesinin yanı sıra suç ve suçluyla mücadelesinde asıl gücünü milletin duasından, vicdanından ve manevi değerlerinden almaktadır. İki asıra yaklaşan mazisindeki gururun ve başarının, yıldızındaki ışıltının kaynağı da işte budur. Bu vesileyle Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 174’üncü yıl dönümünü kutluyor, başta zat-ı aliniz olmak üzere, bu teşkilata emeği geçen bütün geçmiş büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıralarınız önünde saygıyla eğiliyorum.”