Türk Polis Teşkilatı Anıtkabir’de

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, daire başkanları, öğretim üyeleri ve polis müdürleri, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e geldi. Bakan Soylu, mozoleye çelenk koyduktan sonra saygı duruşundan bulunuldu.

Türk Polis Teşkilatı Anıtkabir'de

Ardından beraberindeki heyet ile birlikte hatıra fotoğrafı çektiren Bakan Soylu, Misak-ı Milli Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı: “Aziz Atatürk; fedakârlık, adanmışlık ve millete hizmet aşkının vücut bulmuş hali olan Türk Polis Teşkilatı’nın 174’üncü kuruluş yıldönümü münasebetiyle huzurlarınızda bulunuyoruz. Vatandaşın canını, malını, namusunu, ülkenin huzur ve asayişini temin etmek için yüksek bir duyguyla çalışan Türk polisi, köklü geçmişinden getirdiği birikimi 21’inci yüzyılın ihtiyaçlarına da başarıyla uyarlamıştır. Özellikle son yıllarda elde ettiği yüksek teknik ve beşeri kabiliyetlerle, suç sahasının giderek genişlediği günümüzde dünya standartlarında hizmet üreten bir yapıya kavuşmuştur. Bulunduğumuz coğrafyanın da bir getirisi olarak suç ve suçluyla mücadelesi sadece ülkemiz sınırları içinde değil, uluslararası alanda da tesir gösteren Türk polisi; küresel ölçekte terör, uyuşturucu, kaçakçılık ve göçmen kaçakçılığı gibi suçlarla; ulusal düzeyde de asayiş, trafik güvenliği, siber suçlar, organize suç çeteleriyle mücadele gibi başlıkların tamamında, özellikle son yıllarda başarı grafiğini sürekli yukarıya taşımaktadır. Şurası bir gerçektir ki; tüm kolluk birimlerimizde olduğu gibi Türk polisi de devletimizin gücü ve kapasitesinin yanı sıra suç ve suçluyla mücadelesinde asıl gücünü milletin duasından, vicdanından ve manevi değerlerinden almaktadır. İki asıra yaklaşan mazisindeki gururun ve başarının, yıldızındaki ışıltının kaynağı da işte budur. Bu vesileyle Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 174’üncü yıl dönümünü kutluyor, başta zat-ı aliniz olmak üzere, bu teşkilata emeği geçen bütün geçmiş büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıralarınız önünde saygıyla eğiliyorum.”

 

Türk Polis Teşkilatı Anıtkabir'de

 

Kaynak: www.ensonhaber.com

 

Sahil Güvenlik Komutanlığı 38 sözleşmeli personel alacak

Sahil Güvenlik Komutanlığı mülakat sınavıyla 38 sözleşmeli personel alımı gerçekleştirecek.

Resmi Gazete’de yayımlanan ilan ve Sahil Güvenlik Komutanlığının internet sitesinde yayımlanan bilgiye göre başvurular, 2-12 Nisan tarihleri arasında “https://www.turkiye.gov.tr/sahilguvenlik-komutanligi-is-basvurusuinternet adresi üzerinden e-Devlet kapısı vasıtasıyla yapılacak.

Adayların Başvuru Kılavuzu’nda ilan edilen unvanlar için öğrenim şartını taşımaları ve eğitim gördükleri bölümlerle ilgili 2018 yılı Kamu Personel Seçme Sınavı’nın (KPSS) KPSSP93 ve KPSSP94 puan türlerinden en az 60 almaları gerekiyor.

Ayrıca adayların başvuru bitiş tarihi itibarıyla düzeltilmemiş nüfus kaydına göre 18 yaşını tamamlamış ve 1 Ocak 2019 tarihi itibarıyla 36 yaşından gün almamış olmaları şartı aranıyor.

Daha önceden sözleşmeli personel statüsünde çalışanların başvuru tarihi itibarıyla sözleşme fesih tarihi üzerinden en az bir yıl geçmiş olması, sınavlarda başarılı olan adaylar için sevk edilecekleri ilgili hastaneden Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’ne göre “Sahil Güvenlik Komutanlığında Sözleşmeli Personel Olur” kararlı Sağlık raporu almaları ve haklarında yaptırılacak güvenlik tahkikatı sonucunun olumlu olması gerekiyor.

Şehit malul ve muharip gazi eş ve çocuklarının anne, baba veya eşinin şehit veya gazi olduğunu gösterir belgeyle başvurmaları durumunda KPSS puanlarına belirlenen taban puanı almış olmak şartıyla yüzde 10 fazlası eklenerek hesaplanmış puanları dikkate alınacak.

Alım yapılacak iller ve unvanlar

Sahil Güvenlik Komutanlığının merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilmek tam zamanlı sözleşmeli personel pozisyonlarına alım yapılacak iller ve unvanlar şöyle:

Ankara-Dava Takip Büro Personeli (1), İstanbul – Mali İşler Büro Personeli (1), İzmir – Elektrik Teknikeri (2), İstanbul – İzmir – Bilgisayar Teknikeri (3), Trabzon – İstanbul – Harita Kadastro Teknikeri (2), İstanbul – İzmir – İnşaat Teknikeri (2), Ankara – Video Montaj Teknikeri (1), Antalya – Ambar Büro Personeli (1), İstanbul – Samsun – Büro Personeli (2), Ankara – Bilgisayar Teknisyeni (1), Antalya – İstanbul – Elektrik Teknisyeni (2), İzmir – Mersin – Motor Teknisyeni (2), İzmir – Antalya – Elektronik Teknisyeni (2), Antalya – Sıhhi Tesisat Teknisyeni (1), Antalya – (Boyacı/Badanacı) Destek Personeli (1), İzmir – Marmaris – Ankara – Antalya – Samsun – (Hizmetli) Destek Personeli (13), İstanbul – (Garson) Destek Personeli (1).

Mülakat sınavı tarihleri, sınav yeri ve zamanı ile mülakat sınavı sonuçları adaylara “www.sg.gov.tr” internet adresinden ilan edilecek.

Kaynak: www.aa.com.tr

 

Meteoroloji’den kritik uyarı! Kuvvetli geliyor…

 

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan duyuruya göre, bugün akşam saatlerinden itibaren kıyı kesimler ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu’nun batısında yağmur ve sağanak, Akdeniz’in kıyı kesimlerinde yer yer gök gürültülü sağanak, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar yağışı öngörülüyor.

Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu ile Malatya, Elazığ ve Şırnak çevrelerinde kuvvetli yağmur ve sağanak, yer yer gök gürültülü sağanak tahmin edilirken, Hakkari, Bitlis, Muş, Bingöl çevreleri ile Siirt ve Şırnak’ın doğusu, Diyarbakır’ın kuzeydoğusu ve Batman’ın kuzeyinde kuvvetli ve yer yer yoğun kar bekleniyor.

Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu bölgelerde yer yer buzlanma ve don olayı görülecek.

BÖLGELERE İLİŞKİN UYARILAR

Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda dik yamaçlardaki çığ oluşma riskine karşı vatandaşların dikkatli ve tedbirli olması uyarısında bulunuldu.

Rüzgarın, kuzey ve kuzeydoğu yönlerden Marmara ve Ege’de kuvvetli zaman zaman fırtına, Marmara’nın güneybatısı (Çanakkale, Balıkesir, Bursa’nın batısı) ve Kuzey Ege’de (İzmir’in ve Manisa’nın kuzeyi) fırtına zaman zaman kuvvetli fırtına şeklinde esmesi beklendiğinden yaşanabilecek çatı uçması, ulaşımda aksamalar, ağaç ve direk devrilmesi durumları karşısında dikkatli olunması uyarısı yapıldı.

Doğu bölgelerinde görülecek yağışların, Hakkari, Bitlis, Muş ve Bingöl çevreleri ile Siirt ve Şırnak illerinin doğu, Tunceli’nin kuzey, Diyarbakır’ın Kulp ve Batman’ın Sason ilçelerinde kuvvetli ve yer yer yoğun kar şeklinde olması beklendiğinden meydana gelebilecek buzlanma ve don olayıyle birlikte ulaşımda aksamalar, yer yer tipi şeklinde yağış ve çığ düşme riski gibi olumsuzluklara karşı tedbirli olunması istendi.

Güneydoğu kesimlerde görülecek yağışların, Hatay, Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak çevrelerinde kuvvetli sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak şeklinde olması beklendiğinden meydana gelebilecek ani sel, su baskını, yıldırım ve yağış anında yer yer kuvvetli rüzgar gibi olumsuzluklara karşı vatandaşların dikkatli ve tedbirli olması gerekiyor.

 

Kaynak: www.takvim.com.tr

 

Körfez krizinin bitmesi yakın

Kuveyt Meclis Başkanı Merzuk Ganim, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki Körfez krizinin bitmeye yakın olduğunu söyledi.

Kuveyt resmi ajansında (KUNA) yer alan habere göre, Merzuk, Katar’ın 2017 yılından bu yana ilk kez katıldığı Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK) üye ülkeleri Parlamento Başkanları 12. Dönem Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.

Ganim, Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Körfez Parlamentolar Toplantısı’na katılımın ülke liderlerinin onayı ve desteği olmaksızın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağına dikkati çekti.

Kuveyt Meclis Başkanı “Katar’ın da katıldığı Körfez Parlamentolar Toplantısı, Körfez krizinin bitmeye yakın olduğunun bir işareti.” ifadesini kullandı.

Ganim, 6 Körfez ülkesinin bayrakları, parlamento başkanları, heyetleriyle yan yana olmasını toplantının en önemli başarısı şeklinde nitelendirdi.

Katar Şura Meclisi Başkanı Ahmed bin Abdullah bin Zeyd, beraberindeki heyetle dün Suudi Arabistan’a geldi.

Körfez krizinden bu yana ilk kez Cidde’ye gelen Bin Zeyd’i, Suudi Arabistan Şura Meclisi Genel Sekreteri Muhammed bin Dahil el-Matiri’nin yanı sıra Kuveyt ve Umman’dan yetkililer karşıladı.

Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 5 Haziran 2017’de aldıkları ortak kararla Katar’la diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Gelişen süreçte bu ülkeler Katar’a karşı ekonomik ve siyasi ambargo uygulamaya başlamıştı. Kuveyt de bu krizde ara bulucu rol üstlenmişti.

Toplantıda Golan Tepeleri konusu ele alındı

Öte yandan toplantıya katılanlar ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri üzerinde “İsrail egemenliğini” tanıma kararının kabul edilmeyeceği üzerinde uzlaştı.

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Mart’ta Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede “Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini ABD’nin resmen tanıdığını” ilan eden başkanlık kararını imzalamıştı.

Trump, 21 Mart’ta da Twitter’dan, “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi.” ifadesini paylaşmıştı.

İsrail, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal altında tutuyor.

Kaynak: www.aa.com.tr

Ayasofya: Ortodoks kilisesinden camiye, camiden müzeye

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye kamuoyunun ve İslam dünyasının “yıllardır Ayasofya’yı cami olarak görme özlemi olduğu” gerekçesiyle, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Ayasofya Müzesi’nin cami adını alması için çalışmaları başlatacağını açıkladı.

Erdoğan, “Burasının isminin müzeye çevrilmesi çok büyük yanlıştı. Biz de dedik ki, ‘Çok yoğun bir şeklide bu tür bir talep olduğuna göre böyle bir adımı atmanın artık zamanı gelmiştir” diye konuştu.

Bu hamleyi eleştirenleri “ahkam kesmekle” suçlayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Mescid-i Aksa ile ilgili bu kadar saldırılar oluyor, sesiniz çıkıyor mu? Adamlar postallarıyla kalkıp Mescid-i Aksa’nın içine giriyorlar, cam çerçeve indiriyorlar, Kur’an-ı Kerimleri yerlere atıyorlar.Biz Müslüman’ız, bizim kanımıza dokunuyor. Artık asırlara sari olan bu hedefimizden geri adım attıramazlar. Kaldı ki zaten müze konusu öyle asırlarla falan da alakalı değil, müzeye çevrilme olayı yakın bir tarihte. Dolayısıyla bunu seçimlerden sonra oturacağız, tereyağından kıl çeker gibi çekip, bu işi de bitireceğiz.”

Erdoğan, bir hafta önce ise Ayasofya’nın cami olarak açılması çağrılarını ‘siyasi tezgah’ olarak adlandırmıştı.

İlk kez 16 Mart’taki Tekirdağ mitinginde bir vatandaşın Ayasofya’nın cami yapılması çağrısına Erdoğan, şu yanıtı vermişti:

“Sultanahmet’i bir doldurun, ondan sonra ona bakarız. Bak şimdi Büyük Çamlıca Cami’ni yaptık. 4 tane 5 tane Ayasofya eder, o kadar büyük. Anadolu yakasında, tüm İstanbul ve Türkiye’de en büyük camii. Mesele o değil, bu işin bir siyasi boyutu var, yanı var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım… Bu oyunlara gelmeyelim, bunların hepsi tezgah. Biz ne zaman neyin nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız.”

Ardından Yeni Zelanda’da 50 kişinin hayatını kaybettiği cami saldırılarıyla ilgili konuşarak saldırganın hedefinin Türkiye ve kendisi olduğunu söyledi.

Bir hafta içinde farklı bir yanıt geldi

25 Mart Pazartesi günü canlı yayınlanan bir röportajında ise Erdoğan, Ayasofya Müzesi’nin ücretsiz olması talepleriyle ilgili soruya farklı bir yanıt verdi:

“Olmayacak şey değil. Adını artık müze değil, Ayasofya Camii koyarız. müze statüsünden çıkar.”

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Turistler Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih Camii’ne geliyorlar, herhangi bir ödeme yapıyorlar mı? Aynı şeyi Ayasofya’da da yaparlar. müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir statü verildi. Bu da yine CHP zihniyetinin bir adımıdır. Bu adımı değiştiririz.”

Erdoğan, 26 Mart Salı akşamı Trabzon’da katıldığı bir parti etkinliğinde de aynı konuyla ilgili şunları söyledi:

“Seçimlerden sonra Ayasofya’yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya’yı cami ismiyle müsemma hale getiririz. Şimdi, Trump Kudüs’ü kalkıyor başkent ilan ediyor. Öyle mi? Golan Tepeleri’ni işgalci İsrail’e çekiyor öyle mi? Siz de Türkiye’den bir cevap alacaksınız tabii… Alacaksınız.”

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Mart’ta İsrail’in 1967’de işgal ve 1981’de ilhak ettiği Suriye’ye ait Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini tanıyan tasarıyı imzalamıştı.

Çarşamba günü A Haber televizyonunda özel seçim yayında yaptığı açıklamada İslam dünyası ve Türkiye kamuoyunda yoğun bir talep olduğu gerekçesiyle Ayasofya’nın artık camii olarak anılacağını söyledi. Erdoğan bu adıma tepki gösterenleri ise “ahkam kesmekle” suçladı:

“Siz bir defa Mescid-i Aksa’ya bu kadar saldırılar oluyor. Bir sesiniz çıkıyor mu? Adamlar postallarıyla caminin içine girip, Kuran-ı Kerimleri yerlere atıyorlar, en ufak sesi çıkmıyor. Biz Müslümanız yahu kanımıza dokunuyor. Bize akıl vermesinler, o akılları kendilerine saklasınlar. müze konusu asırlarla alakalı değil. Yakın bir tarihte. Dolayısıyla bunu seçimlerden sonra oturacağız, süreci içerisinde bu adımı en güzel şekilde bitireceğiz.”

Peki Erdoğan’ın “CHP zihniyetinin bir adımıdır” dediği Ayasofya Müzesi, bugünkü statüsüne nasıl geldi?

Yaklaşık 1000 yıl Rum Ortodoks Kilisesi olarak kullanıldı

360 yılında Bizans İmparatoru Konstantin 2 tarafından açılışı yapılan kilisenin tahta çatısı, 404 yılında yandı.

404 yılında ilk kez büyük bir tamirattan geçen kilise, şimdiki halini 532-537 yılları arasında, Bizans İmparatoru 1. Justinyan’ın emriyle yapılan inşaat çalışmaları sonrasında aldı.

Piskoposluğun merkezi olan ve Bizans İmparatorluğu’nun büyük önem verdiği kilisenin inşaatından, Bizanslı mühendis Miletus İsidor ve matematikçi Tralles anthemius sorumluydu. İnşaatta 10 binden fazla işçi çalıştı.

Ayasofya Müzesi

5 yıl 10 ayda biten inşaatın ardından açılışı yapılan kilisenin, Bizanslı tarihçiler tarafından o dönem dünyanın en büyük yapısı olduğu yazıldı.

Kilisenin içindeki mozaikler ise 565-578 yılları arasında tamamlandı.

1204 yılına kadar çeşitli depremler ve yangınlar atlattı, defalarca yeniden inşa edildi.

1204 yılında doğuya sefere giden Haçlıların eline geçen kilise, bu tarihten 1261’e kadar Roma Katolik Kilisesi’ne çevrildi.

1261’de Bizanslıların İstanbul’un hakimiyetini yeniden ele geçirmeleriyle birlikte Ayasofya yeniden Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmaya başladı.

1453’te Osmanlı’nın İstanbul’daki ilk camisi oldu

29 Mayıs 1453’te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi.

İstanbul’un Osmanlı Devleti’nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya’da ibadete devam etti.

1 Haziran 1453’te İstanbul’daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı.

1481’de ilk minaresi inşa edildi. Fatih Sultan Mehmet’ten sonra tahta geçen Sultan 2. Bayezid zamanında bir minare daha dikildi.

1509’daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkıldı, yerine tuğladan bir minare yapıldı.

Diğer iki minare de Sultan 2. Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edildi. Bu sebeple Ayasofya’nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi birbirinden farklı.

2. Selim’in türbesi Ayasofya içindeki ilk padişah türbesi oldu. Ayasofya’da, içinde padişahların, eşlerinin ve şehazedelerin de yer aldığı 43 farklı turbe bulunuyor.

Bunların arasında Sultan 3. Murat, Sultan 3. Mehmet, Safiye Sultan, Nurbanu Sultan da var.

Sultan Ahmet 1616’da Sultan Ahmet Cami’ni inşa ettirene kadar Osmanlı Devleti’nin en büyük ve en önemli camisiydi.

1739’da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklendi. 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849’da açıldı.z

Ayasofya defalarca tadilattan geçti

Cumhuriyet döneminde 1931’e kadar cami olarak kaldı

1923’te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931’de kapatıldı.

1931’de Amerika Bizans Enstitüsü’nün kurucusu Amerikalı arkeolog Thomas Whittemore, Ayasofya’daki mozaiklerin tekrar ortaya çıkarılması için Türkiye’deki yeni yönetimden izin istedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947’de tamamlandı.

Çalışmalara başladıktan bir süre sonra, halihazırda kapatılmış olan Ayasofya’nın, 24 Kasım 1934’teki Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak yeniden açılmasına karar verildi.

Ayasofya Müzesi, 1 Şubat 1935’te müze olarak ziyaretçilere açıldı.

1996’da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya’nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu’nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi.

Müze aynı zamanda UNESO Dünya Mirası listesinde.

Zaman zaman farklı bölümlerde yeniden başlayan restorasyon çalışmaları, günümüzde de devam ediyor.

Türkiye’nin her yıl en fazla ziyaret edilen tarihi yapılarından Ayasofya, 2015’te 3 milyon 425 bin ziyaretçiyle Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen müzesi oldu.

2017’de bu sayı 1 milyon 892 bine düştü.

Tartışmalar 2000’lerin başından bu yana sürüyor

Ayasofya müzesinin resmi internet sitesinde, “1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi” adına tapuludur.” ifadesi yer alıyor.

Müzenin yeniden camiye dönüştürülmesini talep edenler, bu ifadeyi esas alıyor. Ancak Ayasofya, bazı istisnalar dışında, ibadete açık değil.

25 Temmuz 1967’de İstanbul’u ziyaret eden Katolik Hristiyanların lideri Papa 6. Paul, Ayasofya’ya da giderek dua etti.

Bunun üzerine bir gün sonra, Milli Türk Talebe Birliği yöneticileri de tepki olarak Ayasofya Müzesi’nde namaz kıldı. Bu olay üzerine Ayasofya’nın statüsüyle ilgili ilk ciddi tartışmalar yaşandı.

Yaklaşık 25 yıl sonra, 1991’de, (1. Mahmut döneminde Ayasofya’nın ana binasının dışında, padişahların dinlenmesi, abdest alması için yapılmış olan) Hünkar Kasrı ibadete açıldı. Buraya Ekim 2016’da bir imam da atandı. Hünkar Kasrı’nda bayram namazı ve günde beş vakit namaz kılınıyor, ezan okunuyor.

1967’deki son Papa ziyaretinden yıllar sonra, Kasım 2014’te Papa Francis, İstanbul ziyareti sırasında Ayasofya’yı da gezdi, müze müdüründen restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı.

Hünkar Kasrı’na imam atanmasının öncesinde, 2005’te, Sürekli Vakıflar Tarihi Eserler ve Çevreye Hizmet Derneği 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açtı. Danıştay bu istemi reddeti.

2006’da Hristiyan ve Müslüman müze çalışanları için bir ibadet odası açıldı.

13 Mayıs 2017’de, Anadolu Gençlik Derneği’nin organize ettiği bir grup, Ayasofya’nın önünde sabah namazı kıldı.

21 Haziran 2017’de de Diyanet İşleri Başkanlığı, Ayasofya’da Kadir Gecesi programı düzenledi. Program, devlet kanalı TRT’de canlı yayınlandı.

Son olarak Mart 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya Müzesi’nde düzenlenen Yeditepe Bienali’nin açılış töreninde yaptığı konuşma öncesinde de Kuran okundu.

Son etkinlikler Ortodoks dünyada tepkiyle karşılanırken, Sürekli Vakıflar Tarihi Eselere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya’nın ibadete açılması için yeniden talepte bulundu.

Ekim 2018’de Anayasa derneğin talebini reddetti.

Erdoğan, 2013’te de aynı gerekçeyle karşı çıkmıştı

Erdoğan 2013’te, yani İstanbul’un fethinin 560. yıl dönümünde bazı muhafazakar sivil toplum kuruluşlarının “İstanbul’un fethinin imzası olan Ayasofya yeniden ibadete açılsın” çağrılarına da, Tekirdağ mitinginde verdiği yanıtı vermişti.

O dönem başbakan olan Erdoğan, Mayıs 2013’te, partisinin Kızılcahamam’daki kampında milletvekillerinin konuyla ilgili soruları üzerine “Sultanahmet çok boş. Sultanahmet dolarsa Ayasofya’yı da gündeme alabiliriz” yanıtını vermişti.

Cami olması için 2013’te kanun teklifi verildi

Ekim 2013’te, dönemin MHP milletvekili Yusuf Halaçoğlu, TBMM’ye Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılmasına yönelik bir kanun teklifi sunmuştu.

Gerekçe olarak da, Ayasofya’nın müze olmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmamış olmasını ve tapusunda cami olarak belirtilmesini göstermişti.

Halaçoğlu’nun teklifi 15 Kasım 2013’ten bu yana Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda. Henüz komisyondan bir karar çıkmadığı için genel kurula sevki de söz konusu olmadı.

Kaynak: www.bbc.co.uk

 

AP tek kullanımlık plastik ürünleri yasakladı

Avrupa Parlamentosu (AP), deniz kirliliğine neden olan tabak, çatal, bıçak ve pipet gibi tek kullanımlık plastik ürünleri 2021’den itibaren yasaklayan kararı onayladı.

Strazburg’da devam eden AP Genel Kurulu, denizler ve kıyılarında en çok bulunan tek kullanımlık plastik atıkların kullanımını yasaklayan kararı oyladı.

AP üyelerince 35 “hayır”, 28 “çekimser” oya karşı 560 “evet” oyuyla kabul edilen karara göre, 2021’den itibaren plastik tabak, çatal, bıçak, kaşık, pipet, bardak, balon çubukları, gıda kapları, kulak pamukları Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde kullanılmayacak.

AB üyesi ülkelerin, 2029 yılına kadar plastik şişelerin yüzde 90’ını toplama, 2025 yılına kadar tek kullanımlık plastik şişelerin yüzde 25’ini, 2030’a kadar da yüzde 30’unu geri dönüştürmek zorunda olduğu belirtilen kararda, AB ülkelerinin sigara filtrelerini üretenlerin, ürünlerinin atık ve temizlik maliyetlerini karşılamaya katkı sağlayacağı vurgulandı.

Kaynak: www.aa.com.tr

 

EURO 2020 elemelerinde heyecan başlıyor

2020 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) Elemeleri, yarın dört grupta yapılacak maçlarla başlayacak. 

Avrupa futbolunun milli takımlar düzeyindeki en prestijli organizasyonu EURO 2020’nin elemelerinde yarın C, E, G ve I gruplarında toplam 10 maç oynanacak.

Toplam 24 ülkenin mücadele edeceği EURO 2020, 12 Haziran-12 Temmuz 2020 tarihlerinde 12 farklı ülkenin ev sahipliğinde düzenlecek.

Millilerin ilk sınavı deplasmanda

EURO 2020 Elemeleri’nde H Grubu’nda yer alan A Milli Futbol Takımı, gruptaki ilk maçını 22 Mart Cuma günü Arnavutluk ile oynayacak.

Arnavutluk’un İşkodra kentindeki Loro Borici Stadı’nda yapılacak mücadelede, TSİ 22.45’te başlayacak.

Statü

Elemeler sonunda gruplarında ilk iki sırayı alan takımlar (20 takım), finallere doğrudan katılma hakkı elde edecek.

Finallerde yer alacak diğer dört ekip ise, Mart 2020’de UEFA Uluslar Ligi’nden gelecek takımların oynayacağı play-off karşılaşmaları yoluyla belirlenecek.

Kasım 2018’de grup maçları tamamlanan UEFA Uluslar Ligi’nde kendi liglerindeki gruplarını birinci bitirmiş 16 takım, play-off müsabakalarına katılma hakkı elde etti.

Bu takımlardan grup elemeleri vasıtasıyla EURO 2020’ye doğrudan katılma hakkı kazanan olduğu takdirde, yerlerini kendi liglerinde en iyi sıralamaya sahip bir sonraki takım alacak.

Bir ligde (A-B-C-D) play-off oynayacak yeterli takım sayısına ulaşılamadığı takdirde, başka ligde bulunan ve UEFA Uluslar Ligi genel sıralamasında üstte yer alan ülke, ilgili ligin play-off maçlarına alınacak.

İlk hafta programı

Gruplanda ilk hafta maçlarının programı şöyle:

21 Mart Perşembe:

C Grubu

22.45 Hollanda-Belarus

22.45 Kuzey İrlanda-Estonya

E Grubu

22.45 Hırvatistan-Azerbaycan

22.45 Slovakya-Macaristan

G Grubu

22.45 Avusturya-Polonya

22.45 Kuzey Makedonya-Letonya

22.45 İsrail-Slovenya

I Grubu

18.00 Kazakistan-İskoçya

20.00 Güney Kıbrıs Rum Kesimi-San Marino

22.45 Belçika-Rusya

22 Mart Cuma:

A Grubu

20.00 Bulgaristan-Karadağ

22.45 İngiltere-Çekya

B Grubu

22.45 Lüksemburg-Litvanya

22.45 Portekiz-Ukrayna

H Grubu

22.45 Arnavutluk-Türkiye

22.45 Andorra-İzlanda

22.45 Moldova-Fransa

23 Mart Cumartesi:

D Grubu

17.00 Gürcistan-İsviçre

20.00 Cebelitarık-İrlanda Cumhuriyeti

F Grubu

20.00 Malta-Faroe Adaları

20.00 İsveç-Romanya

22.45 İspanya-Norveç

J Grubu

22.45 Bosna Hersek-Ermenistan

22.45 İtalya-Finlandiya

22.45 Liechtenstein-Yunanistan

 

Kaynak: www.aa.com.tr

Sayıştaydan ‘denetim’ açıklaması

Sayıştay Başkanlığından “Sorgu üzerine yapılan tahsilat ile yargılama dairelerince verilen tazmin kararları birbirine karıştırılmak suretiyle yapılan kamu zarar hesabı gerçeği yansıtmamaktadır.” açıklaması yapıldı.

Sayıştay Başkanlığının yazılı açıklamasında, bazı basın yayın organlarında yer alan haberde, Sayıştay’ın denetlediği kurum sayısının azaltıldığı, geçmişte daha fazla rapor yazıldığından bahisle kurumun denetim yapamaz hale geldiğinin ileri sürüldüğü belirtildi.

Yapılan haberin kendi içinde çelişki barındırdığının kaydedildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

“Haber, gerçeği yansıtmamakta ve Kurumun itibarını zedelemektedir. Oysa, yeni Sayıştay Kanunu’na kadar, Sayıştay tarafından TBMM’ye sadece Genel Uygunluk Bildirimi ile sınırlı sayıda araştırma ve inceleme raporu gönderilmekte iken, yeni Sayıştay Kanunu ile birlikte önemli kamu kaynağı kullanan bütün kamu idareleri denetlenmekte ve denetim raporları TBMM’ye ve ilgili kamu idarelerine gönderilmektedir.

Yeni Sayıştay Kanunu öncesi 2001-2012 yılları arasında 11 yıllık dönemde TBMM’ye toplam 37 Denetim Raporu gönderilmiş iken, Yeni Sayıştay Kanunu sonrasında 2013-2018 yılları arasındaki 6 yıl içinde toplam 3 bin 71 adet Denetim Raporu düzenlenmiş, bunların bin 612’si TBMM’ye kalanları kendi meclislerinde görüşülmek üzere mahalli idarelere gönderilmiştir.”

Açıklamada, Sayıştay tarafından düzenlenen bütün denetim raporlarının mevzuat çerçevesinde internet sitesinde yayınlandığı belirtilerek, “Diğer taraftan, sorgu üzerine yapılan tahsilat ile yargılama dairelerince verilen tazmin kararları birbirine karıştırılmak suretiyle yapılan kamu zarar hesabı gerçeği yansıtmamaktadır. Zira sorgu üzerine yapılan tahsilat, yapılan önerilere idarenin gönüllü uyumu çerçevesinde gerçekleştirilen bir işlem olup, yargılama sonucunda karar verilmiş bir kamu zararını ifade etmediğinden tazmin kararı olarak değerlendirilmesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” değerlendirmelerine yer verildi.

Hata yanıltıcı bilgi verilmesine neden oldu

Açıklamada, ayrıca, Sayıştay faaliyet raporlarında yer alan bilgilerden hareketle en fazla kamu zararının 2011 yılında meydana geldiği belirtilmiş ise de yapılan incelemede, ilgili yıl raporunun hazırlanması aşamasında bazı ilamlarda yer alan döviz cinsindeki tutarların Türk lirasına dönüştürülmesinde oluşan hatanın yanıltıcı bilgi verilmesine neden olduğun anlaşıldığı kaydedildi.

Söz konusu yılda yargılama dairelerince düzenlenen ilamlarda yer alan toplam tazmin tutarının 6 milyar 108 milyon 263 bin 528 değil 221 milyon 253 bin 624 lira olduğunun tespit edildiği aktarılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Yargılama dairelerince kamu zararına ilişkin olarak verilen kararlar nihai kararlar olmayıp, nihai kararlar temyiz süreci sonrasında kesinleşmektedir. Geçmiş dönemlerde, hesap dönemi ile temyizen yargılama yılı farklılaştığı, bazı dosyaların yeniden görüşülmek üzere ilgili yargılama dairesine gönderildiği hususları dikkate alınarak, Temyiz Kurulu tarafından karar verilen tazmin tutarlarına ilişkin istatistik tutulmamış ve faaliyet raporlarında bu hususa yer verilmemiştir.”

Kaynak: www.aa.com.tr

Son dakika… Bakan Kurum açıkladı: 10.5 milyon vatandaş yararlandı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, AA Finans Masası’nda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, İmar Barışı’na 10.5 milyon kişinin başvuru yaptığını söyledi. Ankara’nın kuzey ve güneyine millet bahçelerinin yapılacağını söyleyen Bakan Kurum, 50 bin sosyal konut için 250 bin başvuru geldiğini belirtti. LPG’li araçların AVM, otel ve kapalı otoparklara girmesine ilişkin olarak da Bakan Kurum, Nisan ayında yönetmelik yayınlayarak sorunun çözülebileceğini kaydetti. Bakan Kurum, 2021 yılında depozito uygulamasına geçileceğini ve metal, cam, pet şişelerin atılacağı makinelerden para, kontör, otobüs bileti, çikolata gibi şeylerin verileceğini söyledi.

Bakan Kurum’un açıklamaları şöyle:

İnsanların sosyal donatı eksikliklerinin vatandaşları rahatsız ettiğini görüyoruz. Ataşehir’de 3 mahallede kentsel dönüşüm toplantısı yaptık. Vatandaşlar mutlu ayrıldılar, ikna ettiklerini düşünüyorum.

Kentsel dönüşümde olayı projeyi yerinde çözmek zorundayız. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla sorunları da bakanlık olarak çözme yöntemiyle problemlerin üzerine gidiyoruz. Bugün Mamak’ta süre gelen bir kentsel dönüşüm projesi vardı, onun temelini atacağız. Yine Gaziosmanpaşa’da sorunlarımız vardı. Orada geçen hafta temel attık. Esenler bölgemizde çok örnek bir kentsel dönüşümle alakalı şehircilik anlayışını yapıyoruz. Üsküdarımızda temel attık. Geçen hafta Ataşehir’e gittim, üç mahallede toplantı yaptım. Toplantılarda da vatandaşımızın o yaşam standardının kendisini rahatsız ettiğini görüyoruz. Sokaklara park edilen araçların, insanların sosyal donatı alanı eksikliklerinin kendilerini rahatsız olduklarını görüyoruz. Ataşehir’de üç mahallemizde toplantı yaptık. Gerçekten mutlu ayrıldılar. Onları ikna ettiğimizi düşünüyorum ve o süreçte kentsel dönüşümle alakalı destek vereceğimize ikna ettik.

Kartal’da yıkılan binanın temelini önümüzdeki hafta atıyoruz.

300 bin liralık eve 300 bin liradan aşağı teklif etmiyoruz. Dairelerin değeri kaybolmuyor.

Vatandaşımız bize inanıyor. Emlak Bankası da sahaya inecek.

İmar Barışı’nda 13.5 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konu. Buradan çok önemli bir veri elde edeceğiz. Yapı stokuna ilişkin tespitler yapacağız. Riskleri analiz edeceğiz. 10.5 milyon vatandaşımız başvuru yaptı. Bir çoğunun elektrik, su, doğal gaz problemi vardı. Mülklerini ipotek gösteremiyorlardı. Bunları aştık. Çok olumlu gidiyor. Kültürel alanlarda imar barışını sabote eden vatandaşlarımız oldu. Biz hem özel çevre koruma bölgesinde hem doğal sit alanlarındaki yapıların durumlarını takip ediyoruz. Kesinlikle tarihimize kültürümüze doğal sit alanlarımıza kimsenin zarar vermesine imkan vermeyeceğiz.

Biz Ankaramıza ilişkin çok önemli proje yürütüyoruz.  Hem güney hem kuzeyine yeşil koridor açıyoruz. Mogan Gölü’nden başlıyor İmrahor’a uzanan süreçte 35 kilometrelik alanı kapsıyor. İçinde parkların bahçelerin olduğu çok önemli bir koridoru hayata geçiriyoruz. Mogan’dan 3.5 milyon metreküplük dip çamurunu temizledik. Mogan Gölü etrafında çok büyük bir millet bahçesi projelendiriyoruz.

Kuzey’de çok önemli bir hattımız var. Kuzey’de Atatürk Orman Çiftliği’mizle başlayan hatta Atatürk Kültür Merkezi olarak bildiğimiz alanımız vardı. Şimdi bu alanı 650 bin metrekarelik alanı Ankara’ya yakışacak bir millet bahçesi yapıyoruz. Hyde Park’ın yarısı büyüklüğünde. Güneye yaptığımız koridorun bir benzerini kuzeye yapacağız. Tarihi yapıların da yeniden restorasyonuyla kuzeyde yeni koridor açmış olacağız. Toplam maliyetleri 1 milyar lirayı aşıyor. 2019 yılı içinde etaplar halinde tamamlayıp 2020 yılında Ankaralıların hizmetine açacağız.

Şu an ülkemizde 55 bin kilometrekare korunan alanımız var, biz bunu 2023’e kadar 2,5 kat artırmayı hedefliyoruz. OECD verilerine göre yüzde 17’ye çıkarmayı hedefliyoruz.

Şehirlere gidiyorsunuz seçim zamanı geldiğimizi söylüyorlar. Seçim zamanı gelmeyenlerden olduğumuzu söylemeye çalışıyoruz. Bugüne kadar söylediklerimizi yaptığımızı yapmaya devam ettiğimizi söylüyoruz. Mamak’ta kentsel dönüşüm projesi için gittiğimizde vatandaşımız uzun süredir beklediklerini söylemişti. 6 içinde temeli atacağımızı söylemiştik. Bugün Mamak’ta zemin + 4’ü geçmeyen 550 konutun temelini atacağız. Akabinde Mamak bölgesindeki ihtiyaç neyse süreci tamamlamak istiyoruz.

Tüm Türkiye çapında 2023 yılına kadar 250 bin sosyal konut yapacağımızı söylemiştik. İlk etabı 50 bin sosyal konuttu. 62 ilimizde sosyal konutlara ilişkin süreci başladık. 6 Mart ‘tan itibaren başvuruları almaya başladık. 388 liradan başlayan konutları vatandaşların talebine sunduk. 50 bin konuta 250 bin başvuru geldi. 250 bini talebe göre artırma ihtimalimiz olacak. Çok başvuru olursa noter huzurunda kura çekeceğiz. Önümüzdeki süreçte gelen talebin 250 binin üzerinde olması halinde karşılamaya çalışacağız. O sayıyı artırma yönünde adımlar atacağız. Sektörü ilgilendiren kısımlara da destek olacağız.

Özümüzü, kültürümüzü, değerlerimizi yansıtacak dışı ahşap, tahta kaplamalı evleri tüm bölgelere örnek olarak göstermek istiyoruz

LPG’li araçların AVM, otellere, kapalı otoparklara girmesine ilişkin süreci değerlendiriyoruz. TSE’nin kurallarına uyulması gerekiyor. İçişleri Bakanlığı’mızın da yangın yönetmeliğine ilişkin düzenlemeler yapması gerekiyor. Bizim tarafımızda da yangın yönetmeliğinde değişiklik yapmamız gerekiyor. Tedbirlerin alınmasıyla birlikte LPG’li araçların AVM’lere girmesi çalışmasını yapıyoruz. Yönetmelik değişikliğiyle hallediliyor. Nisan ayında düzenlemeleri yaparız.

Bir ülkede arz-talep dengesi vardır. Her yerde vardır. Talebe göre arz etmeniz lazım. Bu ülkenin yıllık 1 ton et ihtiyacınız varsa ona göre üretmeniz gerekiyor. Arz ve talebi ona göre düzenli tutmamız gerekiyor. Ona göre yatırımları yapmamız gerekiyor. Mekansal stratejik plan o açıdan önemli. Ergene ve Çoruh nehrini kurtarmış olacağız. Arz ve talep dengesi inşaat sektörünü yakından ilgilendiriyor. Tüm Türkiye’de yıllık 1.2 milyon konut el değiştiriyor. Yarısı sıfır, yarısı ikinci el konutlar.

651 bin yapının inşası devam ediyor. İstatistikleri yayınlayacağız, vatandaş da ona göre hareket edecek. Sektörümüz adına önemli bir veri olacak.

Türkiye’de tespitlerimize göre 2023 yılına kadar dönüştürülmesi gereken 6.7 milyon riskli yapı var. Yaklaşık 1.5 milyon adedi de daha fazla riskli. Her yıl 300 bin konut yaparak önümüzdeki 5 yıl içinde dönüştüreceğiz. 75 bin bina acilen dönüşüme girmesi gerekiyor. Genelge yayımladık ve deprem dönüşümüne ilişkin plan hazırladık.

Sultanahmet’te, Süleymaniye Cami etrafında başlayan dönüşümümüz var. Fatih’te surların etrafında dönüşüm projesi var, destek olacağız. Kaçak, metruk yapıların dönüştürülmesi konusunda destek vereceğiz. Tarihimizin, atalarımızın bize bıraktığı mirasa sahip çıkarak dönüşümleri gerçekleştiriyoruz.

31 Mart seçimlerini gönül belediyeciliği olarak ilan etti Sayın Cumhurbaşkanımız. Gönüllere dokunmanın yolu da vatandaşa gitmekten geliyor. Vatandaşa gidecek idarelerimiz de belediyelerdir. Belediyelerin 7/24 çalışması da önemli. Belediyelerimize genelge gönderdik, belediyelerimiz 7/24 esasına göre çalışacaklar. Vatandaşlar için personele bulunduracaklar.

Emlak Bankası şu anki adıyla Emlak Katılım Bankası oldu. 21 Mart itibariyle işlemlerine başlıyoruz. Bu çok önemli bir süreçti. 93 yıllık bir geçmişi var bu bankanın. 1926 yılında kurulmuş. Ankara’da Elvankent, Eryaman mahallelerinde birçok uygulama yapmış. İstanbul’da Ataşehir, Bahçeşehir’de güzel uygulamalar yapmış. Kentsel dönüşüm projelerine tüm genel müdürlüklerimiz birbirleri arasında doğrudan çalışabiliyorlar. Bu sayede kentsel dönüşüm projelerine hem finans desteği verecek hem de yapılmasına katkı sağlayacak.

12 ülkede Tapu Kadastro merkezleri olacak. Büyükelçilik bünyesinde tapu işlemlerinizi yapabileceksiniz. İlk olarak Almanya’da açtık. Sırasıyla şubeleri açmayı hedefliyoruz. Yurt dışındaki iş kapasitemizi artıracağız.

Çipli beton konusu önemli. Betonun ne zaman dökülmüş, nereye dönülmüş, beton kalitesi ne dijital ortamda görüyoruz. Bundan 20 yıl sonra Yeşilyurt Apartmanı gibi bir olayda o inşaattaki beton kalitesini görebilme imkanına erişeceğiz. Beton sınıfında kalitesizlik varsa dijital ortamda denetlemeyi yapmış olacağız. 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle uygulamaya başladık. 561 bin çipli beton alımı ve denetimi yapıldı. Müteahhitlerimizi sınıflandırdık. İşin ehli olan insanları ehil olduğu işlere yönlendirmek. 500 konut yapmış müteahhitler bundan sonra 500 konut üretebilecek. Ama 500 konut hiç üretmemişse ona sen 500 konut yapma diyoruz. Mali kriterler getirdik.

QR kodlu 200 bin tapu işlemi yapıldı. Türkiye dijitalleşiyor. Çipli betonla, QR kodlu tapularla dijitalleşiyor. Vatandaşımız nerede aldığı, ada, parseli, metrekaresini QR kodlu tapu ile görebiliyor. Tapular değerinden devredilecek. Değer esaslı tapu devrinin yapılması sağlanacak. Üç boyutlu tapulara geçeceğiz. Tapularımız metreküp olacak.

-Sıfır atık projesi bir kadın hareketidir. Sayın Emine Erdoğan himayelerinde başlatıldı. Bu uygulama çerçevesinde çöplerimizi kaynağında yarıştıracağız, ayrıştırılanları bertaraf tesislerine göndereceğiz. Organik atıklarımız da kompost tesislerinde kompost haline getirip millet bahçelerin bitkilerin yetiştirilmesinde kullanacağız. Plastik poşetler doğaya 800 yılda karışıyor. Poşet tüketiminde yüzde 80’e varan azalmayı sağlamış durumdayız.

2021 yılında depozito uygulamasına geçeceğiz. Metal, cam, pet şişelerimizi atıp, ordan para vereceğiz, kontör yükleyeceğiz, otobüs bileti vereceğiz, çikolata vereceğiz.

81 ile millet bahçesi hedefimiz var. Bugüne kadar 32 ilimizi projelendirdik. Bir kısmının açılışını yaptık, bir kısmının inşası başladı, bir kısmının projelendirilmesi yapıldı.

Kaynak: www.hurriyet.com.tr

Qualcomm Apple’a açtığı davayı kazandı

San Diego’da görülen davada Güney Kaliforniya yerel mahkeme jürisi Apple’ın iPhone 7, 7 Plus, 8, 8 Plus ve X modellerinde Qualcomm’a ait U.S. 8,838,949 ve U.S. 9,535,490 No’lu patentlerinin, Apple iPhone 8, 8 Plus ve X modellerinde de U.S. 8,633,936. No’lu patentinin izinsiz kullanıldığı kararına vardı.

Qualcomm Apple’a açtığı patent davasını kazandı. İhlal edilen patentler farklı popüler akıllı telefon özelliklerine destek veriyor.

8,838,949 No’lu patent “Flaşsız Başlatma”, ayrı flaş hafıza kaplama alanlarını ve maliyetlerini saf dışı bırakırken telefonun açıldıktan hemen sonra hızlıca internete bağlanmasını sağlıyor.

9,535,490 No’lu patent, uygulama işlemcisi ve modem arasında trafik polisi işlevi görerek akıllı telefon uygulamalarının internetten veri alışverişini hızlandırıyor.

8,633,936 No’lu patent ise oyunlar için yüksek performans ve zengin görsel grafik desteği verirken aynı zamanda akıllı telefonun pil ömrünü uzatıyor. Bu patentler modem işlemcilerinin dışında bulunuyor ve herhangi bir hücresel standart için zorunlu nitelikte değiller.

Yerel mahkeme jürisinin vardığı kararla Qualcomm patent ihlali savaşında bir zafer daha kazanmış oldu. Geçtiğimiz 6 ayda Çin ve Almanya’daki patent mahkemeleri de Apple’ın diğer zorunlu olmayan Qualcomm patentlerini ihlal ettiğine dair resmi kararların hükmünü vermişti.

Qualcomm Technologies Genel Hukuk Danışmanı ve Başkan Yardımcısı Don Rosenberg konuyla ilgili “Oy birliğiyle alınan hüküm dünya çapında Apple’ın değerli teknolojilerimizi karşılığını vermeden kullanması üzerine açtığımız patent davalarında kazandığımız en yeni zafer oldu. Qualcomm’un icat ettiği teknolojiler Apple’ın pazara girmesine imkân veren ve bu kadar kısa sürede büyük başarı elde etmesini sağlayan teknolojiler. Bu üç patentle ilgili hüküm Qualcomm’un binlerce patentten oluşan değerli portfolyosunun sadece küçük bir parçasını temsil ediyor.

Dünya çapındaki mahkemelerin Apple’ın internet protokollerimizi ödeme yapmadan kullanma stratejisini reddetmesinden dolayı memnuniyet duyuyoruz.” açıklamasını yaptı.

 

Kaynak: www.ntv.com.tr