Google’ın G Suite için iki adımlı doğrulama sistemi yenileniyor

Google’ın G Suite kullanıcıları için sunduğu özel iki adımlı doğrulama sistemini yenileniyor. USB veya Bluetooth güvenlik anahtarlarının kontrolünden artık tarayıcılar sorumlu olacak.

İki adımlı doğrulama sistemi hesaplarımızı daha güvenli hale getirebilmek için önemli araçlardan biri. Google’ın işletmelere yönelik hazırladığı G Suite servisi de güvenliğin oldukça hassas olduğu noktalardan biri. Google tarafından paylaşılan G Suite güncellemeleri yazısında iki adımlı doğrulama sisteminin yenileneceği öğrenildi.

Kontrol aşamasından artık tarayıcılar sorumlu

G Suite için iki faktörlü doğrulama sisteminde kullanıcılar önce şifrelerini girip daha sonrasında ise Bluetooth veya USB güvenlik anahtarlarını bilgisayara takarak hesaplarına giriş yapabiliyorlar. Güvenlik anahtarının kontrolünden sorumlu diyalog penceresi daha öncesinde Google tarafından çalıştırılıyordu. Bu güncellemeden sonra ise artık tarayıcının kendisi sorumlu olacak. Haliyle Google tarafından, farklı tarayıcılarda (Chrome, Firefox, Safari vb.) değişik doğrulama arayüzleri görebileceğinizin uyarısı yapıldı.

Chrome örneğinde tarayıcının üst kısmından USB anahtarınızı yerleştirmenizi söyleyen bir diyalog görüyorsunuz. Diğer taracıyılarda ve cihazlarda da arayüzle uyum içerisinde diyalog pencerelerinin sunulması sağlanacak. Bu özellik ile birlikte Google, iki adımlı doğrulama sisteminin arayüzünde ve görsellerinde de değişme gidiyor. Yeni doğrulama sistemi tüm G Suite kullanıcıları için aktif olacak.


Kaynak: dhbr.co


Sayıştaydan ‘denetim’ açıklaması

Sayıştay Başkanlığından “Sorgu üzerine yapılan tahsilat ile yargılama dairelerince verilen tazmin kararları birbirine karıştırılmak suretiyle yapılan kamu zarar hesabı gerçeği yansıtmamaktadır.” açıklaması yapıldı.

Sayıştay Başkanlığının yazılı açıklamasında, bazı basın yayın organlarında yer alan haberde, Sayıştay’ın denetlediği kurum sayısının azaltıldığı, geçmişte daha fazla rapor yazıldığından bahisle kurumun denetim yapamaz hale geldiğinin ileri sürüldüğü belirtildi.

Yapılan haberin kendi içinde çelişki barındırdığının kaydedildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

“Haber, gerçeği yansıtmamakta ve Kurumun itibarını zedelemektedir. Oysa, yeni Sayıştay Kanunu’na kadar, Sayıştay tarafından TBMM’ye sadece Genel Uygunluk Bildirimi ile sınırlı sayıda araştırma ve inceleme raporu gönderilmekte iken, yeni Sayıştay Kanunu ile birlikte önemli kamu kaynağı kullanan bütün kamu idareleri denetlenmekte ve denetim raporları TBMM’ye ve ilgili kamu idarelerine gönderilmektedir.

Yeni Sayıştay Kanunu öncesi 2001-2012 yılları arasında 11 yıllık dönemde TBMM’ye toplam 37 Denetim Raporu gönderilmiş iken, Yeni Sayıştay Kanunu sonrasında 2013-2018 yılları arasındaki 6 yıl içinde toplam 3 bin 71 adet Denetim Raporu düzenlenmiş, bunların bin 612’si TBMM’ye kalanları kendi meclislerinde görüşülmek üzere mahalli idarelere gönderilmiştir.”

Açıklamada, Sayıştay tarafından düzenlenen bütün denetim raporlarının mevzuat çerçevesinde internet sitesinde yayınlandığı belirtilerek, “Diğer taraftan, sorgu üzerine yapılan tahsilat ile yargılama dairelerince verilen tazmin kararları birbirine karıştırılmak suretiyle yapılan kamu zarar hesabı gerçeği yansıtmamaktadır. Zira sorgu üzerine yapılan tahsilat, yapılan önerilere idarenin gönüllü uyumu çerçevesinde gerçekleştirilen bir işlem olup, yargılama sonucunda karar verilmiş bir kamu zararını ifade etmediğinden tazmin kararı olarak değerlendirilmesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” değerlendirmelerine yer verildi.

Hata yanıltıcı bilgi verilmesine neden oldu

Açıklamada, ayrıca, Sayıştay faaliyet raporlarında yer alan bilgilerden hareketle en fazla kamu zararının 2011 yılında meydana geldiği belirtilmiş ise de yapılan incelemede, ilgili yıl raporunun hazırlanması aşamasında bazı ilamlarda yer alan döviz cinsindeki tutarların Türk lirasına dönüştürülmesinde oluşan hatanın yanıltıcı bilgi verilmesine neden olduğun anlaşıldığı kaydedildi.

Söz konusu yılda yargılama dairelerince düzenlenen ilamlarda yer alan toplam tazmin tutarının 6 milyar 108 milyon 263 bin 528 değil 221 milyon 253 bin 624 lira olduğunun tespit edildiği aktarılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Yargılama dairelerince kamu zararına ilişkin olarak verilen kararlar nihai kararlar olmayıp, nihai kararlar temyiz süreci sonrasında kesinleşmektedir. Geçmiş dönemlerde, hesap dönemi ile temyizen yargılama yılı farklılaştığı, bazı dosyaların yeniden görüşülmek üzere ilgili yargılama dairesine gönderildiği hususları dikkate alınarak, Temyiz Kurulu tarafından karar verilen tazmin tutarlarına ilişkin istatistik tutulmamış ve faaliyet raporlarında bu hususa yer verilmemiştir.”

Kaynak: www.aa.com.tr

Türk İHA’larının etkinliği Yunanistan’a pahalıya mâl olmaya başladı

Ülkemizin uzun yıllardan bu yana kendi iç dinamikleri ile çaba göstererek geliştirdiği İHA’lar, hem bilgi birikimine katkı sağlayarak bu alanda yeni ürünler ortaya konmasına zemin hazırlarken hem de ülkemizin güvenliği adına önemli kazançlar sağladı. Ayrıca daha uzun menzilli ve HALE sınıfı İHA’lar için de çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.

Bu konudaki gelişme herkesin malumuyken Yunan basınında ilginç gündemler yaratmaya da devam ediyor. Özellikle son zamanlarda Ege’de İHA’lar oyunun kurallarını Yunanistan’ın aleyhine olacak şekilde değiştirmeye başladı. Türkiye tarafından keşif amaçlı havalanan silahlı İHA’ların hareketliliğine karşılık Yunanistan’ın F-16’larını kaldırarak karşılık vermeye çalışması zaten sıkıntılı günler geçiren ülke ekonomisi üzerindeki etkisi tartışma yaratıyor.

Bir saatlik uçuş maliyeti 25 bin dolar seviyelerine çıkabilen F-16’lara karşılık pilotu olmayan, bakım maliyeti de F-16’ların yanında son derece komik kalan Türk İHA’ları Ege’de yeni bir tartışma yarattı. Uzun yıllardır insansız hava araçlarının geliştirilmesi için bütçe ayıran ancak işe yarar bir ürün ortaya koyamayan Yunanistan’ın elinde sadece gözlem uçuşu yapabilen az sayıda deneysel Pigasos İHA’lar, Fransız Sperwer’ler ve İsrail’den kiralanan Heron’lar var. Ayrıca tamamen ABD kontrolünde olan Yunanistan’ın kullanamadığı MQ-1 Predatorlar da olası bir tehdit ihtimaline karşı ABD tarafından ülkeye konumlandırılmış.

Tüm bu İHA’ların toplam sayısı 30 civarında. Ülkemizde ise TAI tarafından üretilen ANKA’lar ile Baykar Makina tarafından üretilen Bayraktar İHA’lar toplamda 80’e ulaşmış durumda. Bu rakama Alpagu, Kargo, Togan gibi küçük sınıf İHA’lar da dahil edilmiş değil. Türkiye’nin bu alandaki gücünü birkaç basamak öteye taşıyacak Karayel İHA da havalanacağı gün için geri sayımda.

Kaynak: www.donanimhaber.com