Körfez krizinin bitmesi yakın

Kuveyt Meclis Başkanı Merzuk Ganim, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki Körfez krizinin bitmeye yakın olduğunu söyledi.

Kuveyt resmi ajansında (KUNA) yer alan habere göre, Merzuk, Katar’ın 2017 yılından bu yana ilk kez katıldığı Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK) üye ülkeleri Parlamento Başkanları 12. Dönem Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.

Ganim, Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Körfez Parlamentolar Toplantısı’na katılımın ülke liderlerinin onayı ve desteği olmaksızın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağına dikkati çekti.

Kuveyt Meclis Başkanı “Katar’ın da katıldığı Körfez Parlamentolar Toplantısı, Körfez krizinin bitmeye yakın olduğunun bir işareti.” ifadesini kullandı.

Ganim, 6 Körfez ülkesinin bayrakları, parlamento başkanları, heyetleriyle yan yana olmasını toplantının en önemli başarısı şeklinde nitelendirdi.

Katar Şura Meclisi Başkanı Ahmed bin Abdullah bin Zeyd, beraberindeki heyetle dün Suudi Arabistan’a geldi.

Körfez krizinden bu yana ilk kez Cidde’ye gelen Bin Zeyd’i, Suudi Arabistan Şura Meclisi Genel Sekreteri Muhammed bin Dahil el-Matiri’nin yanı sıra Kuveyt ve Umman’dan yetkililer karşıladı.

Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 5 Haziran 2017’de aldıkları ortak kararla Katar’la diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Gelişen süreçte bu ülkeler Katar’a karşı ekonomik ve siyasi ambargo uygulamaya başlamıştı. Kuveyt de bu krizde ara bulucu rol üstlenmişti.

Toplantıda Golan Tepeleri konusu ele alındı

Öte yandan toplantıya katılanlar ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri üzerinde “İsrail egemenliğini” tanıma kararının kabul edilmeyeceği üzerinde uzlaştı.

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Mart’ta Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede “Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini ABD’nin resmen tanıdığını” ilan eden başkanlık kararını imzalamıştı.

Trump, 21 Mart’ta da Twitter’dan, “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi.” ifadesini paylaşmıştı.

İsrail, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal altında tutuyor.

Kaynak: www.aa.com.tr

Kongrede Pompeo’ya ‘Cemal Kaşıkçı’ tepkisi

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Kongrede yöneltilen “Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından Donald Trump yönetiminin neden zayıf tepki gösterdiğine” ilişkin soruları yanıtlamakta zorlandı.

Bakan Pompeo, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde Dışişleri Bakanlığının 2020 bütçesiyle ilgili oturuma katıldı.

ABD-Suudi Arabistan ilişkileri hakkında birçok meclis üyesinin değerlendirmeler yaptığı oturumda, Kaşıkçı cinayeti ve Washington’ın Riyad’la görüşmelerini sürdürdüğü nükleer anlaşma sık sık gündeme geldi.

Pompeo, Trump yönetiminin, cinayetle bağlantılı olduğunu tespit ettiği 17 kişiye yaptırım kararı aldığını belirtti.

“17 haydut Disneyland’e gidemeyecek”

Pompeo’nun bu değerlendirmesini eleştiren Kaliforniya Vekili Brad Sherman, Pompeo’ya, “Cemal Kaşıkçı hunharca katledildi. Şu ana kadar verdiğimiz tepki, bu 17 haydutun Disneyland’e gidemeyeceğini söylemek oldu. Bu hiç de uygun bir karşılık değil. En azından Suudi Arabistan’ın nükleer silaha sahip olmasını önleyebilirsiniz. Eğer elinde kemik testeresi olan bir rejime güvenemezseniz nükleer silah olana da güvenmemelisiniz.” sözleriyle tepki gösterdi.

Sherman, “Eğer Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MBS) harika bir lider olduğunu düşünüyorsanız hatırlatayım, kendisi seçilmiş bir lider değildir. Bir gün Vahhabi din adamları tarafından görevden alınabilir. Elbette Orta Doğu’nun nükleer silaha ihtiyacı da yok.” değerlendirmesini yaptı.

Virginia Vekili Gerald Connolly de Kaşıkçı cinayetinin ardından Riyad yönetimine güvenilemeyeceğini kaydederken, Pompeo ise ABD’nin Kaşıkçı cinayetinin failleri konusunda elinden geleni yaptığını ifade etti.

Pompeo’nun cinayetten sonra Suudi Arabistan’da MBS ile yaptığı görüşmeden bir kareyi gösteren Connolly, “Veliaht Prens’e Kaşıkçı cinayetini gerçekten sordunuz mu? Sorduysanız ne cevap aldınız?” sorusunu yöneltti.

MBS’ye her konuyu sorduğunu söyleyen Pompeo, süreci takip etmeye devam edeceklerini ifade etti. Pompeo ayrıca, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ses kaydını dinlemediğini sözlerine ekledi.

Kaynak: www.aa.com.tr

Türkiye’nin Komşusu Gürcistan, Nasıl Bitcoin Madenciliğinin Merkezi Oldu?

Resmedilmeye değer vadileriyle Güney Kafkasya’nın engebeli dağlarında yer alan, eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olan Gürcistan, Connecticut eyaleti ile aşağı yukarı aynı nüfusa sahip. Stalin’in doğduğu yer olarak bilinmesinin yanı sıra; dünyanın en eski şarap bölgesi olma özelliği ve zengin mutfağıyla da tanınıyor. Daha yakın bir zamanda ise dünyanın en büyük üçüncü kripto para madencilik operasyonuna ev sahipliği yapmasıyla ünlendi.

Ek olarak, ülkenin %5’i kripto madenciliği ve yatırımıyla ilgileniyor. 2016 yılında Gürcistan hükümeti mülkiyet hakları tescili için blockchain ile çalışan bir sistem yaratan ilk hükümet oldu. Hatta bu sistemin üzerinden 2018’in ortasına kadar 1.3 milyondan fazla kayıt yapılmış. Yetkililer artık tüm devlet kayıt işlerini dağıtık hesap defterine taşımayı istiyor.

Kriptocu rüyası nerdeyse, değil mi? Fakat küçük bir ülke için fintech öncüleri arasında yer almak biraz pahalıya patlayabilir. ABD merkezli blockchain yazılım ve donanım sağlayıcısı Bitfury, Gürcistan’ın mevcut kripto piyasasındaki momentumun çoğunu sağlıyor. Ucuz elektrik ve savsak regülasyonlar madencilik devini Alazani vadisine çekti; vergi muafiyeti ve elverişli kredi koşulları da şirketin oradan ayrılmamasını sağladı. Eleştirmenler Bitfury’nin bu ayrıcalıkları ülkenin en güçlü insanlarından biriyle gizli bir anlaşma yaparak kazandığı ve bu anlaşmanın ulusun enerji güvenliğini tehdit ederken çok az sayıda hissedarın yararına olduğu kanısına vardılar.

Sıcak Karşılama

Bitfury Group 2011 yılında Letonyalı girişimci Valery Vavilov tarafından kuruldu. Şirketin web sitesindeki biyografiye göre Vavilov, “Sovyetler Birliği’nin dağılmasından kaynaklanan zorluklar”ı birebir yaşamış. Her ne kadar şirket San Francisco’da kurulmuş olsa da Sovyet-sonrası bölgeleri ciddi bir şekilde temsil ediyor. Görünüşe göre, Bitfury’nin üst yöneticileri bölgedeki işin ayrıntılarının yanı sıra, bölgenin sunduğu zorluklar ve fırsatlara da oldukça aşinaydı.

Vavilov ilk olarak 2013’te Gürcistan’a iş konuşmaya geldi; Temmuz 2014’te, Bitfury’nin ilk 20 megavatlık veri merkezi Gürcistan’ın doğusundaki Gori kentinde kuruldu. Ertesi yıl Aralık’ta Bitfury’nin 16 nm ASIC çiplerini başkent Tiflis şehir sınırları içindeki Gldani adlı bölgede yeni bir tesise yerleştirmesi, şirketin ülke çapındaki madencilik kapasitesini neredeyse üç katına çıkardı. Bu tesis, -%18’lik KDV’den muafiyet gibi bir avantaj ile – teknoloji şirketlerinin ilgisini çekmek için tasarlanan, yeni geliştirilen Serbest Sanayi Bölgesi’nin ilk sakini oldu. Şirket, yaklaşık 1 dolara denk gelen sembolik 1 lari karşılığında 18 hektarlık bir arazi satın aldı. Yeni veri merkezinde, yeni bir tescilli soğutma teknolojisi bulunuyordu: bilgisayarları bloğu kapatmak için yarışırken iletken olmayan sıvı tanklarına batırılıyordu.

Bitfury 2014’e ulaştığında, ülkenin en zengini ve eski başbakanı olan Bidzina Ivanishvili’ye bağlı Gürcistan Ortak Yatırım Fonu, firmaya 10 milyon dolarlık bir donanım yardımı sağladı. Hem Bitfury hem de Ivanishvili’nin temsilcileri Gldani tesisi henüz açılmadan önce kredinin geri ödendiğini belirtse de milyarder hakkındaki söylentiler nedeniyle projenin faydalanıcılarından biri olarak kaldı ve bu dedikodular asla bitmedi. Her halükârda, iki işletme Bitfury’nin yönetim kurulu üyesi George Kikvadze’nin Ortak Yatırım Fonu’nun kıdemli bir yetkilisi olduğundan dolayı en azından birbirine bağlı bir yöneticilik bağlantısını sürdürüyor.

Hükümet ile madencilik devi arasındaki ilişki hızla ilerledi ve Nisan 2016’da Valery Vavilov ve Ulusal Kamu Sicili Dairesi Başkanı, blockchain ile çalışan bir mülkiyet kayıt sistemi oluşturma planlarını kamuoyu ile paylaştı. Ertesi yıl Gürcistan, devlet kayıtlarını güvence altına almak ve onaylamak için dağıtık hesap defteri teknolojisini uygulayan ilk ülke olarak tarihe geçti.

Şubat 2018’de, Bitfury, Gldani veri merkezini Hong Kong merkezli bir fintech şirketi olan Chong Sing Holdings’e sattığını ve şirketin ‘hem donanım hem de yazılım çözümlerinin Asya pazarındaki başarılı büyümesini sürdürme’ gerekliliğini belirtti. Fakat birkaç ay içinde tesis, orijinal mal sahiplerinin kontrolüne geri döndü: Çin’deki fiyatların dalgalanması ve regülasyon baskılarının artmasıyla Chong Sing kendini risklerden korunmak ve kripto varlıklarıyla alakasını kesmek için acele ederken buldu. Bitfury, Gldani tesisini indirimle geri alabildi. Uzun süren ayı piyasasına rağmen, şirket kar etmeye devam ediyor ve uzun vadede Bitcoin’de yükleşini sürdürecek gibi görünüyor.

Kaynak: kriptokoin.com

Michelle Obama’nın kitabı 10 milyondan fazla sattı: ‘Tarihteki en popüler otobiyografi olabilir’

Eski ABD lideri Barack Obama’nın eşi, kitabında çocuk düşürdüğünü ve kızları Malia ile Sasha’ya tüp bebek yöntemiyle sahip olduğunu açıkladı. Obama çifti, anı kitapları için 60 milyon dolarlık bir anlaşmayı iki yıl önce imzalamıştı.

Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama’nın yazdığı 5 ay önce piyasaya çıkan Becoming (Olmak) adlı kitabın şu ana kadar dünya çapında 10 milyondan fazla sattığı açıklandı. Yayımcı şirket Bertelsmann’a göre kitap, tarihteki en popüler otobiyografi olma yolunda ilerliyor.

Alman medya şirketi Bertelsmann, kitabı piyasaya çıkaran Penguin Random House Yayınevi’nin hisselerinin yüzde 75’ine sahip.

Bertelsmann’ın üst düzey yöneticisi Thomas Rabe, “Bu kitabın, tarihteki en başarılı anı kitabı olacağına inanıyoruz” dedi.

Yayınevi 2017 yılında Obama çiftiyle kitap hakları için 60 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamıştı.

Barack Obama’nın kitabı ise henüz piyasaya çıkmadı.

Michelle Obama kitabında evliliğinde ve iki çocuğuna hamile kaldığı dönemde yaşadığı sıkıntıları da anlatıyor.

Obama, kitabında çocuk düşürdüğünü ve kızları Malia ile Sasha’ya tüp bebek yöntemiyle sahip olduğunu açıkladı.

426 sayfalık kitapta ilk kez kamuoyuna açıklanan bir diğer bilgi ise Obama ve eşi eski ABD Başkanı Barack Obama’nın bir dönem çift terapisine gitmiş oldukları.

Kitap her yaşa ve her cinsiyete hitap ettiği için övülüyor.

Michelle Obama, kitapta ayrıca eşinin, ABD’de doğmadığı iddiasına destek verdiği için halefi Donald Trump’ı “asla affetmeyeceğini” söyledi.

Obama, “Ya akli dengesi yerinde olmayan birisi eline silah alıp Washington’a gelseydi? Ya böyle birisi kızlarımızın peşine düşseydi? Yüksek sesli ve pervasız imalarıyla Donald Trump, ailemin güvenliğini riske attı. Ve bundan dolayı onu asla affetmeyeceğim” dedi.

Kaynak: secure.milliyet.com.tr

Ya Merkez Bankaları Bitcoin depolamaya başlarsa? Sonrası çılgın boğa sezonu

Eğer Merkez Bankaları Bitcoin Depolamaya Başlarsa Çılgın Boğa Koşusu Yeniden Başlar

Bitcoin 20.000 dolarlık tarihi yükselişinden sonra 4000 dolar civarında stabil bir taban bulmuş görünüyor. Peki bir sonraki Bitcoin boğa koşusu için katalizör ne olacak?

Birçok kişi Bitcoin’in dijital “altın” olma potansiyelinin bir sonraki yükselmeyi tetikleyeceğine inanıyor. Geçen hafta, Bitcoin boğalarından Michael Novogratz, önümüzdeki yirmi yıl içerisinde Bitcoin’in 8 trilyon dolar pazar hacmine sahip olan altının yerini kolayca alabileceğini ifade etti. Bununla birlikte, Block.one’ın CEO’su Brendan Blumer’de aynı hafta içinde “önümüzdeki 20 yıllık süreç içerisinde Bitcoin’in değer depolamak için en önemli emtia olan altının yerini alacağını” ifade etmişti. Daha önce de Winklevoss ikizleri Bitcoin’in “altından daha iyi bir altın olduğunu” belirmişlerdi.

Bitcoin Dijital Altın

Bu silsileye şimdi de Garrick Hileman ekleniyor. Blockchain araştırma başkanı ve London School Economics’de araştırma görevlisi olan Garrick Hileman, Forbes’te vermiş olduğu bir röportajda “bugün Bitcoin için temel kullanım alanının dijital altın olduğunu” söylüyor.

Hileman şunları ifade ediyor:

“Sorun şu ki, kim dijital altın satın alıyor olacak? Eğer merkez bankaları Bitcoin biriktirmeye başlarsa bu durum Bitcoin fiyatı üzerinde oldukça etkili olabilir.”

Hileman, ABD Federal Rezervi ve Avrupa Merkez Bankası gibi merkezi yapıların rezerv oluşturmak için büyük miktarlarda Bitcoin ve diğer kripto para birimleri satın almaya başlaması durumunda, bunun ‘benzeri görülmemiş bir talep dalgasını’ tetikleyebileceğine inanıyor.

Hileman, şifreleme parası alanında daha fazla düzenlemenin Bitcoin’in de ilerlemesine yardımcı olacağını düşünüyor.

Hileman ifadelerine şunları ekliyor:

“Düzenlemelerin sıkılaşması durumunda Bitcoin fiyatının buna daha sık olumlu tepki verdiğine şahit oluyoruz. Bu durum Bitcoin’in meşrulaşmasına yardımcı oluyor. Düzenlemeler Bitcoin ve diğer kripto para birimlerinin yasaklanması girişimlerinin engelleyecek şekilde rol oynuyor. Bitcoin’in ilk yıllarında basitçe Bitcoin’in yasaklanabileceği korkusu yaşanıyordu.”

Kaynak: koinmedya.com

Seçim arifesinde Netanyahu’yu yolsuzluk dosyaları bekliyor

Genel Seçimin eşiğindeki İsrail’de, iktidar için sıkı bir yarışa giren Başbakan Binyamin Netanyahu‘yu 3 yolsuzluk dosyası bekliyor.

Netanyahu hakkında, 4000 numaralı “rüşvet aldığı ve görevi kötüye kullandığına”, 1000 ve 2000 numaralı “yolsuzluk ve görevi kötüye kullandığına” ilişkin dosyalar nedeniyle iddianame hazırlanması beklenirken, İsrail Başbakanı 3000 numaralı yolsuzluk dosyasından ise aklandı.

Seçime sadece 2 hafta kala Başbakan hakkında yeni suç dosyası açılabileceği belirtiliyor.

İsrail Başsavcısı Avichai Mendelblit, Netanyahu soruşturmasında iddianameyi mahkemeye sunmadan önceki son aşama olan “ifade” işlemini seçim sonuçlarını etkilememek adına 9 Nisan sonrasına erteledi.

Netanyahu’ya yönetilen suçlamalar nelerdir?

İsrail Başbakanı, 4000 numaralı telekomünikasyon yolsuzluğu soruşturması kapsamında, Shaul Elovictch’in sahibi olduğu “Bezeq” medya şirketine ait “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesi lehine haberlere yer verilmesi karşılığında söz konusu şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamakla suçlanıyor.

1000 numaralı dosyada ise Netanyahu’nun 2007 ila 2016 yılları arasında iş adamlarından “hediye” adı altında 283 bin dolar değerinde puro, şampanya, mücevher ve uçak bileti aldığı iddia ediliyor.

2000 numaralı dosyada da Netanyahu’nun, kendisi ve ailesi lehine haber yapılması için Yedioth Ahronoth gazetesinin sahibi ve yayıncısı Arnon Mozes ile gerçekleştirdiği toplantılar yer alıyor. Dosya, Netanyahu ve ailesi hakkındaki olumlu haberlere karşılık Yedioth Ahronoth’un rakibi İsrael Hayom gazetesine baskı yapıldığı iddiasını da barındırıyor.

Netanyahu hakkındaki suçlamalar son bulmadı

İsrail yerel basınında 21 Mart’ta Başsavcılık Ofisinin Netanyahu hakkında, Seadrift Coke şirketinin satışından elde ettiği yüksek kara ilişkin yeni dosya açmayı planladığına dair iddialar yer alıyor.

Haaretz’in haberine göre, Netanyahu’nun İsrail polisi tarafından aklandığı, İsrail’in Alman denizaltılarını satın almasına ilişkin 3000 numaralı dosya hakkında soruşturmaya katılan yasa uygulayıcıları, bunun açık bir çıkar çatışması olduğunu ifade etti.

Denizaltıları üreten firma ile Netanyahu arasındaki ilişki

Netanyahu, 2007’de ana muhalefet partisinin lideriyken ABD Teksas merkezli ve yeğeni Nathan Milikowsky tarafından yönetilen Seadrift Coke adlı şirketten 4 milyon şekele hisse satın aldı.

Denizaltı imalatı için çelik üreten bu şirket, daha sonra Ohio merkezli GrafTech adındaki başka bir firmaya satıldı. GrafTech firması da söz konusu denizaltıların satışını gerçekleştiren Alman firması “Thyssenkrupp”un tedarikçileri arasında yer alması dikkati çekiyor.

Netanyahu, şirket hisselerini 2010’da sattığını ifade ediyor. Netanyahu’nun 4 milyon şekele satın aldığı hisseleri, 16 milyon şekele sattığı iddia ediliyor.

Netanyahu’un, askeri kurumlara haber vermeden Alman denizaltılarının Mısır’a satışına onay verdiği de son dönemde ortaya çıkan bir gelişme.

Mendelblit’in Netanyahu hakkındaki iddianame hazırlama niyetini açıklamasının ardından ne olacak?

Adalet Bakanlığı yayımladığı açıklamada, Başsavcı Mendelblit’in iddianame hazırlama planının nihai karar olmadığı, nihai karar verilmeden önce Başbakan Netanyahu’nun ifadesinin alınacağını bildirdi.

İfade sürecinin tamamlanmasının ardından iddianame konusunda kesin kararın verileceği kaydedildi.

Netanyahu ifadesini ne zaman verecek?

Netanyahu’nun ifadesini seçimden önce vermesi bekleniyordu ancak Başsavcı seçimlere müdahale etmekle suçlanabileceği endişesiyle, Başbakanın avukatlarının başvurusuyla tarihi seçim sonrasına erteledi.

Adalet Bakanlığı ifade süreci için net takvimin en kısa sürede belirleneceğini kaydetti.

Netanyahu hakkında iddianamenin hazırlanacağı kesin mi?

Tel Aviv Üniversitesine bağlı İsrail Demokrasi Enstitüsü, yaptığı bir çalışmada, başsavcının ifade aldıktan sonra yeni edinilen bilgiler ışığında iddianame hazırlama kararından vazgeçebileceği bilgisini veriyor.

Çalışma, 2016 verilerine göre ifade alınmasının ardından dosyaların yüzde 41’inin kapandığını gösteriyor.

İfadenin tek seferde alındığı ancak üst düzey yetkililer için genelde 2-3 oturumda tamamlanabileceği belirtiliyor.

Yeniden başbakan olursa, iddianame hazırlanması halinde Netanyahu’nun istifa etmesi gerekir mi?

Enstitünün çalışmasında, tüm yasal prosedürler tamamlanıp nihai karar verilmeden İsrail başbakanının iddianame hazırlansa bile istifa etmesi gerekmediği ifade ediliyor.

Daha önce hapis cezası alan İsrail başbakanı oldu mu?

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert hakkındaki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle 2009 yılında istifa etmiş ve Mayıs 2014’te 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Olmert hapse girmiş ve cezasının üçte birini çektikten sonra serbest bırakılmıştı.

Kaynak: www.aa.com.tr

AB’de Huawei’yi Sevindiren Gelişme

Avrupa Birliği, mobil hizmet sağlayıcılarının Huawei’nin iletişim ekipmanlarını kullanmasına engel olmayacak. Bunun yerine ülkelerin 5G siber güvenlik riskleriyle ilgili daha fazla veri paylaşmaları istenecek.

Reuters’ın haberine göre Avrupa Dijital Komiseri Andrus Ansip, G altyapısının önemine dair üye devletlerden değerlendirme test raporlarını değiş tokuş etmelerini isteyecek. Yasal bir zorunluluğu olmasa da bu süreç, önemli bir yasal ağırlık taşıyacak ve ülkelere Huawei’i telekomünikasyon pazarından uzak tutup tutmama konusunda özgürlük tanıyacak.

Bu, ABD pazarında ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle bir şey yapamayan Huawei için çok olumlu bir gelişme. Huawei’nin ekipmanlarının Çin hükümetine bilgi gönderdiğine inanılsa da firma, bu tür suçlamaları kabul etmiyor. ABD’deki Huawei yasağının 5G’nin gelişini yavaşlatabileceği de biliniyor.

5G bağlantısı kritik görevlerde kullanılacağından dünya çapında birkaç hükümet, mobil ağlarında Çinli iletişim firmalarına verdikleri rolleri tekrar gözden geçiriyorlar. İngiltere’nin bu konudaki kararını önümüzdeki ay vermesi bekleniyor. Ülke Huawei’i muhtemelen tamamen engellemeyecek, bunun yerine İngiliz hizmet sağlayıcılarının en fazla yarısının Huawei ürünü olmasına izin verilecek. Almanya ise sadece Huawei değil, tüm sağlayıcılar için çeşitli kısıtlamalar getiriyor. Almanya’da mobil ağlarda kullanılacak tüm donanımlar, öncelikle federal siber güvenlik ajansı (BSI) tarafından test edilecek ve operatörlerin altyapılarını olağandışı durumlara karşı izlemesi şart koşulacak.

Kaynak: www.chip.com.tr

İki Türk Öğrenci ABD’de Uzay Kampına Seçildi!

Honeywell, Türkiye de dahil olmak üzere 41 ülkeden 292 öğrencinin katıldığı Huntsville, Alabama’da bulunan ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde her yıl gerçekleşen Honeywell Liderlik Akademisi’ne (HLCA) sponsor olarak destek veriyor. İki hafta süren programlar kapsamında öğrenciler, kodlama, bilgisayar bilimleri ve astronotlukta karşılaşılan zorluklarla bire bir mücadele ederek; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında kariyer yapmaya teşvik ediliyor.

Honeywell Liderlik Akademisi, ABD Uzay ve Roket Merkezi‘nde bu yıl iki Türk lise öğrencisini ağırladı. Akademiye katılan Işık Baran Şandan (16) ve Alp Yurter (16), kendi okullarındaki STEM projelerine olan ilgilerini ve tutkularını destekleyecek benzersiz deneyimlerle Türkiye’ye geri döndü.

Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Frans van Deursen, program hakkındaki görüşlerini “Dünyanın en heyecan verici ve ihtiyaç duyulan meslekleri bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle ilgili alanlar çevresinde gelişiyor. Honeywell’de hedefimiz,bugünün öğrencilerinin geleceğin zorluklarını çözebilecek yeni nesil mühendisler ve bilim insanları olmasını sağlamak ve insanlık için yaşam kalitesini artırma konusunda onlara ilham verebilmek. HLCA’ya Türkiye’den katılan bu özel öğrencilerin, kendi liderlik becerilerine güvenmelerine ve kendi gelecekleri için başarılı bir yol öngörüp, tasarlamalarına yardımcı oluyoruz. Honeywell bu genç öğrencilere yatırım yaparak, dünyamızı değiştirecek STEM okur-yazarlarını hazırlamaya yardımcı oluyor.,” sözleriyle ifade etti.

16-18 yaş aralığındaki öğrenciler ABD’deki programlar kapsamında astronot simülasyonları, uzay mekiği görevleri ve ay yürüyüşü eğitimleri alıp; roket yapımı, kodlama ve test etme gibi çeşitli ekip oluşturma zorluklarını deneyimleyerek STEM liderlik becerilerini geliştirdiler. Ayrıca öğrenciler dijital becerilerini geliştirebilmek adına; bilgisayar bilimlerini ve bilgisayarla düşünme yöntemini kullandılar.

İstanbul Erkek Lisesi’nde 10. sınıf öğrencisi olan Işık Baran Şandan, “Honeywell Liderlik Akademisi‘nde geçirdiğim süre bugüne kadar geçirdiğim en iyi hafta olabilir. Harika tecrübeler, görevler, sosyal aktiviteler düşünce şeklimi olumlu bir şekilde etkiledi. Başka hiçbir yerde bir haftada bu kadar çok şeyi deneyimlerken, bu kadar çok eğlenebileceğimi ve öğrenebileceğimi düşünmüyorum. Ayrıca hayatım boyunca görüşmek isteyeceğim harika arkadaşlar edindim. Hayatta bir kez yaşanacak bu muhteşem tecrübe için Honeywell’e teşekkür ederim,” şeklinde konuştu.

Özel Marmara Koleji 10.sınıf öğrencisi Hasan Alp Yurter, uzay kampında yaşadıklarıyla ilgili, “Asla unutamayacağım bir hafta ve eşsiz bir tecrübeydi. İyi arkadaşlar edindim. Uzaya bakış açım değişti. Diğer yandan, dünyanın dört bir yanından insanlarla zaman geçirmek ve farklı kültürlerden gelen insanlarla arkadaşlık kurmak çok heyecan vericiydi.” dedi.

Honeywell’in kurumsal vatandaşlık inisiyatifi olan Honeywell Hometown Solutions organizasyonu, 2010’dan bu yana Honeywell çalışanlarının katkısıyla 2.709 öğrenciye burs sağlandı. Öğrenciler başvuru içeriği, akademik başarıları ve toplumsal katılımı baz alan sıkı bir araştırma süreci sonucunda seçiliyor. Burs ücreti, yeme-içme ve konaklama ile program malzemeleri Honeywell ve Honeywell çalışanları tarafından yapılan finansal katkılarla karşılanıyor.

 

Kaynak: www.chip.com.tr

Borsa güne yükselişle başladı

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, güne yüzde 0,24 değer kazancıyla 103.653,50 puandan başladı.

Güne alış ağırlıklı başlayan Borsa İstanbul’da, BIST 100 endeksi 245,71 puan ve yüzde 0,24 yükselişle 103.653,50 seviyesine çıktı.

ABD Merkez Bankasının (Fed) kararları sonrası dün güne yükselişle başlayan ve 104.248,30 puana kadar çıkan BIST 100 endeksi, bu seviyede etkisini artıran satışlarla kazançlarının önemli bir kısmını geri verdi ve günü önceki kapanışa göre yüzde 0,09 artışla 103.408 puandan tamamladı.

Analistler, bugün ABD ve Avrupa’da açıklanacak imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 102.500 seviyesinin destek, 105.000-105.500 bandının direnç bölgesi konumunda olduğunu kaydetti.

Kaynak: www.aa.com.tr

Borsa güne yükselişle başladı

Borsa İstanbul‘da BIST 100 endeksi, güne yüzde 0,51 değer kazancıyla 103.836,04 puandan başladı.

Açılışta BIST 100 endeksi, 525,83 puan ve yüzde 0,51 yükselişle 103.836,04 seviyesine çıktı. Bankacılık endeksi yüzde 0,76, holding endeksi yüzde 0,37 değer kazandı. Sektör endeksleri arasında en fazla kazandıran yüzde 0,84 ile metal eşya, makine, en çok gerileyen ise yüzde 0,83 ile finansal kiralama, faktoring oldu.

Dün analistlerin direnç olarak nitelendirdiği 105.000-105.500 bandında etkisini artıran kar satışları ile düşüşe geçen BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,48 azalışla 103.310,21 puandan tamamladı.

Analistler, dün akşam ABD Merkez Bankasının (Fed) beklentiler doğrultusunda faizlerde değişiklik yapmadığını ve gerek karar metni gerekse Fed Başkanı Jerome Powell’ın açıklamalarının “güvercin” olarak değerlendirildiğini kaydetti.

Fed’in güvercin tavrının devam etmesinin, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülke varlıklarını pozitif etkilediğini dile getiren analistler, bugün İngiltere Merkez Bankasının faiz kararı ve ABD’de açıklanacak verilerin takip edileceğini bildirdi.

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 105.000-105.500 bandının direnç bölgesi, 103.400 ve 102.500’ün destek konumunda olduğunu söyledi.

Kaynak: www.aa.com.tr