Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye 2 milyon dolarlık hibe

Dünya Bankası, sera gazı salınımını sınırlandırmayı amaçlayan Emisyon Ticaret Sistemi‘nin Türkiye’de uygulanması amacıyla oluşturulan projeye 2 milyon dolarlık hibe sağlayacak.

“Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Dünya Bankası Tarafından İmzalanan Pazara Hazırlık Ortaklığı II Projesi ile İlgili Hibe Anlaşması” Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, Emisyon Ticaret Sistemi’nin pilot olarak uygulanmasına ilişkin projenin finanse edilmesine yardım etmek amacıyla 2 milyon dolarlık hibe sağlanacak.

Proje kapsamında pilot uygulanacak sistem için yasal ve kurumsal çerçeve belgelerinin hazırlanmasına destek sağlanacak. Emisyon Ticaret Sistemi ile zaman içinde ortaya çıkabilecek toplam sera gazı miktarının sınırlarının belirlenmesi amaçlanıyor.

Proje kapsamında sağlanacak 2 milyon dolarlık hibe tutarı, mal alımı, danışmanlık dışı ve danışmanlık hizmetleri, işletme giderleri ve eğitim faaliyetleri için kullanılacak.

Kaynak: www.aa.com.tr

Mercedes-AMG, gelecek tüm modellerinde plug-in hibrit seçeneği sunacak

Ürün gamında halihazırda hafif hibrit teknolojisine yer veren Mercedes-AMG, emisyon değerlerini daha da düşürmek için PHEV sisteme geçmeye hazırlanıyor. İlk PHEV modelin 2020’de çıkması bekleniyor.

Alman premium otomobil üreticisi MERCEDES’in yaklaşık 10 MİLYAR EURO yatırımla başlattığı “ÜRÜN GAMINI ELEKTRİKLENDİRME” projesine performans birimi AMG’de katıldı. MERCEDES-AMG, gelecek modellerinin hepsinde PHEV yani şarj edilebilir hibrit seçeneğine yer vereceğini açıkladı.

Aslına bakılırsa Mercedes-AMG’nin CLS 53, E53 ve yeni GLE 53 gibi bazı modellerinden hibrit teknolojisi kullanılıyor. Fakat EQ markası altında sunulan bu Teknoloji 48V HAFİF hibrit sistem olarak karşımıza çıkıyor. İçten yanmalı motora 22 BEYGİR güç ve 249 NM TORK desteği sağlayan bu sistem, yakıt tüketimini ve CO2 salınımını düşürse de bu değerler hala istenilen düzeyde seyretmiyor. Bu yüzden Mercedes-AMG, hafif hibrit sisteme gelecekte yer vermek istemiyor.

EQ POWER+ SİSTEMİ KULLANILACAK

Söz konusu durumun farkında olan Mercedes-AMG, 2020 yılından itibaren üreteceği tüm modellerde Mercedes’in EQ Power adını verdiği elektrik sisteminin PERFORMANS ODAKLI bir versiyonunu kullanmaya hazırlanıyor. Halihazırda C Serisi, E Serisi ve S Serisi’nde seçenek olarak sunulan üçüncü nesil PHEV sistem, 121 BEYGİR güç ve 440 NM TORK sağlayan bir elektrik motoru kullanıyor. Mercedes-AMG modellerinde bu gücün artacağı söyleniyor.

GÜÇ ARTIŞI MENZİLİ BİRAZ DÜŞÜRECEK

Mercedes-AMG modellerinde kullanılan PHEV teknolojisinin daha fazla performans sunması, elektrikli sürüş menzilinin standart modellerden daha az olmasına neden olacak. Frank Overmeyer bu durumu “Aynı batarya, aynı motor, aynı uygulama. Performanstaki önemli artış menzilin düşmesine neden olacak. Ancak sürüş deneyimi daha iyi olacak. Standart versiyonda 100 km menzil sunan bir SUV, AMG’de 60 veya 70 km menzile sahip olacak” sözleriyle açıkladı.

Kaynak: dhbr.co

Dizelden kaçış Avrupa’da ters tepti!

Dizelden kaçış Avrupa’da ters tepti!

Dizel motorlu araçların satışlarında ciddi oranda düşüşler sürerken Avrupa’da emisyon oranlarının yükselmeye başladığı belirtiliyor. Bunda, elektrikli araçlara yeterli destek verilmemesi de rol oynuyor.

ABD’de ortaya çıkan emisyon skandalı sonrasında Avrupa ülkelerinde dizel motorlu araçlara yönelik birbiri ardına alınan yasaklama kararları, dizellerin krallığını sona erdirirken, satışların ciddi şekilde düşmesine neden olmuştu. Nitekim pek çok üretici, bunun üzerine yeni modellerinde dizel motor seçeneğine yer vermeme kararı almış ve bunu da aynen uygulamaya başlamıştı. Ancak yapılan araştırmalar, Avrupa’da ortalama emisyon seviyesinin yeniden artışa geçtiği ve 2014 yılı seviyesine kadar yükseldiğini ortaya koydu.

Dünyanın önde gelen otomotiv sektörü veritabanı ve bilgi sağlayıcısı Jato Dynamics’in, 23 Avrupa ülkesinde yaptırdığı araştırmaya göre, 2018’de bu ülkelerin “neredeyse tamamında” ortalama karbondioksit salımı yaklaşık kilometrede 2.4 gram artış gösterdi. Böylelikle karbondioksit salımının kilometre başına 120.5 grama yükseldiği belirtilirken, bu miktarın, 2014 yılı seviyelerine geri dönüş anlamına geldiği vurgulanıyor.

Geçtiğimiz yıl yeni hükümet kısıtlamalarının da etkisiyle Avrupa pazarında dizel motorlu araçlara karşı genel bir negatif algı oluştuğu ve bunun sonucunda da dizel motorlu araç satışlarında yüzde 18’lik düşüş gerçekleştiği kaydedilirken, yeniden belirlenen test yöntemleri nedeniyle pek çok dizel modelin henüz onaydan çıkmadığına da dikkat çekildi.

Geri gidiş var

Söz konusu gerilemenin ardından benzinli araçlara yönelimin, ortalama karbondioksit salımında artışı beraberinde getirdiğine değinilen araştırmada, bunun gerek Avrupa hükümetleri gerekse de birçok otomotiv üreticisi açısından “kabus” anlamına geldiği kaydedildi. Yine Avrupalı hükümetlerin elektrikli araçlara yeterli destek vermediğini ve bu araçların altyapı eksikliklerini tam olarak gideremediğini söyleyen uzmanlar, “Dizel araçların emisyon değerleri, halen benzinlilere göre düşük. Dizel satışlarının düşmesi, bu araçların, ortalama emisyon değerlerinin azaltılmasında oynadığı olumlu rolün de ortadan kalkmasına neden oldu. Alternatif yakıtlı araçların satışlarında istenilen hızda bir yükseliş olmaması halinde, otomotiv endüstrisinin daha radikal önlemler alması gerekecek” yorumunu yaptı. Karbondioksit salımı düşük olan dizel motorların, buna karşılık sağlığa zararlı azot oksit salımlarının fazla olduğu biliniyor.

Son teknoloji dizeller ise, bu etkiyi bir hayli düşürmeyi başarmış durumda. Bu nedenle Avrupa’da Euro5 normuna sahip olanlar dahil, daha eski teknoloji dizel motorlara ardı ardına şehir merkezlerine giriş yasağı getiriliyor. Uzmanlar, karbondioksit emisyonundaki yükselişin, geçen yıl SUV satışlarındaki patlamadan da kaynaklanmış olabileceğine dikkati çekiyor.

Kaynak: secure.milliyet.com.tr