Öğrenciler kamera karşısında İngilizce öğreniyor

İngilizce öğretmeni Soner Özyurt’un öncülüğünde Gaziantep’teki Kıbrıs Ortaokulu’nda başlatılan İngilizce Haber Bülteni projesi kapsamında öğrenciler, stüdyo ortamına çevrilen sınıfta, kamera karşısına geçerek haber sunuyor.

Böylece çocuklar, hem öz güven kazanıyor hem de eğlenerek İngilizce öğreniyor. Sosyal medyada yayınlanan videoları izleyen okuldaki öğrenciler, geçmişte sıkıldıkları ve ön yargıyla yaklaştıkları İngilizceyi öğrenerek, projeye dahil olmak istiyor.

BAŞARI SEVİYELERİ YÜKSELDİ

İngilizce dersinin yanında matematik, Türkçe ve sosyal bilgiler dersleri de oyunlar eşliğinde işlendiği okuldaki sosyal projeler sayesinde öğrencilerin devamsızlık oranları azalırken, başarı seviyeleri de arttı.

Öğrenciler kamera karşısında İngilizce öğreniyor

İNGİLİZCE HABER SUNUYORLAR

Kıbrıs İlkokulu ve Ortaokulu Müdürü Ökkeş Hançer, Aklasik eğitim anlayışının dışına çıkarak öğrencileri farklı alanlarda yetiştirmeye çalıştıklarını söyledi.

Öğrencilerin derslere olan ilgilerini artırmak ve canlı tutmak için çeşitli projeler geliştirdiklerini, bunlardan birinin de ‘İngilizce Haber Bülteni’ olduğunu anlatan Hançer, çalışma kapsamında öğrencilerin kamera karşısına geçerek İngilizce haber sunduğunu, bunun da tüm öğrencilerin dikkatini çektiğini kaydetti.

Öğrenciler kamera karşısında İngilizce öğreniyor

EĞLENCE VE ÖĞRENME BİR ARADA

Hançer, “Sözel ve sayısal derslerin eğlenceli bir şekilde öğrenilmesini sağlıyoruz. Biz sadece akademik başarı olarak ilerlemeyeceğiz. Sporda, kültürde ve sanatta da ilerleyeceğiz. Kültür ve sanatın altyapısını da oluşturmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimizin yeteneklerine göre yönlendirilmesine destek oluyoruz. Bu etkinlikler sayesinde başarı düzeyi artan öğrencilerimiz var. Bu da bizleri çok çok sevindiriyor.” dedi.

Öğrenciler kamera karşısında İngilizce öğreniyor

DEVAMSIZLIKLAR AZALDI

Hançer, “Bulunduğumuz mahalle biraz daha kenar bir semt. Daha önce okulumuzda devamsızlık yapan çok fazla öğrenci vardı. Öğrenciler kendilerini okula ait hissetmiyorlardı. Bu durumu önceden tespit ederek projeler üretmeye başladık. Projeler sayesinde öğrencilerimizin devamsızlığı azaldı, okula ilgileri ve başarıları artmaya başladı. Kaybedecek hiçbir öğrencimiz yok, hepsini kazanmak zorundayız.” diye konuştu.

Öğrenciler kamera karşısında İngilizce öğreniyor

“ÖĞRENCİLERE ÖZGÜVEN KAZANDIRIYORUZ”

İngilizce öğretmeni Soner Özyurt, “Çocukların İngilizce konusunda vizyonlarının genişlemesini istiyoruz. Öğrencilerimize öz güven kazandırmaya ve ön yargılarını kırmaya çalışıyoruz. Sosyal medyadan görüntüleri yayınladıktan sonra onlarca öğrenci başvuruda bulundu. Her teneffüste sıra oluşuyor.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: www.ensonhaber.com

Yurt dışına giden öğrenci sayısı arttı

Yükseköğretim öğrencilerinin yurtdışındaki program ve projelere katılma imkanı 2015 yılında yapılan düzenlemeyle genişletildi.

Öğrenciler, 2004 yılından bu yana Erasmus programıyla Avrupa ülkelerine gitme imkanı bulabilirken, 2015 yılından itibaren de ortak ülkeler diye adlandırılan birçok ülkedeki program ve projelere katılma imkanı yakaladı.

BAŞVURU YOĞUNLUĞU

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, uluslararası hareketlilik programlarına ve projelerine katılarak yurtdışına giden öğrenci sayısı 2018 yılında beklentilerin 4 katı üstünde gerçekleşti.

2018 yılında hedeflenen rakam 2 bin 100 iken, 9 bin 32 öğrenci yurtdışındaki program ve projelere katıldı. AB Eğitim ve Gençlik Programlarına yapılan proje başvuru sayısı ise 7 bin 499 oldu.

Yabancı ülkelerce verilen araştırma, lisans, yüksek lisans, doktora ve dil burslarına başvuran öğrenci sayısı ise 1175 olarak gerçekleşti.

3 BİN 500 ÖĞRENCİ BURSLU OKUYOR

2018 yılında ayrıca 50 ülkeye lisansüstü öğrenim görmek üzere 3 bin 550 resmi burslu öğrenci gönderildi.

YurtDışına Lisansüstü Eğitim için Gönderilecek Öğrencileri Seçme ve Yerleştirme Programı’na (YLSY) başvuran 13 bin 249 aday, ÖSYM tarafından değerlendirmeye alındı ve 3 bin 415 aday sözlü sınava çağrılmaya hak kazandı.

Sınava katılan 2 bin 461 adaydan ise 1510’u başarılı oldu. Lisansüstü öğrenim görmek amacıyla yurtdışına gönderilen bursiyer sayısının, YLSY sözlü sınavına giren aday sayısına oranı yüzde 61 olarak belirlendi.

Kaynak: www.ensonhaber.com

Osmaniye’de öğrenciler tarihi yaşayarak öğreniyor

Osmaniye Abdurrahman Keskiner Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri tarih derslerini, içinde kale surlarını andıran öğretmen masası bulunan, tarihi anlatan yazı ve resimlerle süslü sınıfta, müzik ve tiyatro gösterisi eşliğinde, adeta yaşayarak öğreniyor.

Okulda tarih derslerinin işlenmesi amacıyla oluşturulan sınıf, içindeki heykel, kılıç, balta, tarihi resim ve yazılarıyla tarihi bir filmin platosunu andırıyor.

TARİHİ YAŞAYARAK ÖĞRENİYORLAR

Öğrencilerin tarihi yaşayarak anlamaları için hazırlanan sınıfta, özellikle kale surlarına benzetilen öğretmen masası dikkati çekiyor.

Öğrenciler, bazı konuların anlatımı sırasında, o dönemin karakterlerinin kıyafetlerini giyiyor, müzik ve tiyatro gösterisi şeklinde anlatılan dersleri yaşayarak öğreniyor.

Tarih öğretmeni Bilal Kaplan da anlattığı konuya göre giydiği kıyafet ve aksesuarlarla, öğrencilerin dikkatini derse çekmeyi başarıyor.

 

Osmaniye'de öğrenciler tarihi yaşayarak öğreniyor

DERSLER DAHA EĞLENCELİ OLUYOR

Tarih öğretmeni Bilal Kaplan,

Bu nedenle geleneksel öğrenme metotlarının dışında, öğrenciyi öğrenmenin merkezine alarak, yaparak, yaşayarak, bazı zaman dramatizasyon ve rol alma gibi yöntemlerle bu dersi daha eğlenceli ve anlaşılır hale getirmek istedik. Bu amaçla da böyle bir sınıf hazırladık.

dedi.

ÖĞRENCİLER MEMNUN

Sınıfta çok güzel bir ortam oluşturulduğunu vurgulayan öğrenci Yaren Akkaya,

Sözel dersler genellikle sıkıcı olur ama bu sınıfta böyle olmuyor. Videolarla, görsel anlatımlarla ve örneklerle pekiştirerek öğreniyoruz. Bize çok olumlu katkısı oluyor. Tarih dersinin dinleyip okuyarak değil, görerek, uygulayarak, gerekirse müzik ve tiyatro eşliğinde anlatılması bize fazlasıyla şey katıyor.

ifadesini kullandı.

 

Kaynak: www.ensonhaber.com

Ziya Selçuk açıkladı! Devrim gibi yenilik…

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Ortaöğretimle ilgili yeni bir şey yapacağız. Eğitimde model olarak kabul edilen ülkelerdeki liselerde, 5-6 ders var. Biz de 16-17 ders var. Bu çok adil bir durum değil. Bizim çocuklarımız yüzeysel kalıyorlar, yönelmek istediği alanda derinleşemiyor. Bunu yeniden yapılandırmamız lazım. Hemen önümüzdeki yıl, 9. sınıflardan itibaren bu başlayacak.” dedi.

Bakan Selçuk, “Eğitimde Bir Adım Ötesi 2019” zirvesinde yaptığı  konuşmada, Vizyon Belgesi’nde öne sürdükleri başlıkların eğitim sisteminin bütün  alt sistemlerini kapsadığını ve bunların hepsini yataya kesen insan, epistemoloji  ve ontoloji meselelerinin oldukça önemli olduğunu söyledi.

Bugünkü eğitim sistemi, bilim, üniversite ve okul hayatının tümüyle  epistemoloji üzerine inşa edilmiş bir hayat olduğuna işaret eden Selçuk, “Yani  bilginin yönetimi üzerinden bir dünya düzeni var fakat bilgi eğer etik bir zemine  ahlak telakkisine sahip değilse bilginin bir ontolojik varlık zemini yoksa o  zaman bir şekilde bilgi zarar verici olmaya başlıyor. Bilgi işe yarasın diye  üretilirken sermayenin ihtiyacı olan araçları üretiyor ve biz amaçlarda fakir,  araçlarda zengin hale geliyoruz. Bu çerçevede bütüncül bir bakış açısına  ihtiyacımız var. Mevcut konteksti yorumlarken içinde olduğumuz denizin farkında  olmayabiliyoruz.” diye konuştu.

Yaratıcılık, eleştirel düşünme, takım çalışması, iş birliği gibi  becerilerin 21. yüzyılın becerisi olarak sayıldığını aktaran Selçuk, sözlerini  şöyle sürdürdü:

“Bunlar Mimar Sinan’da, Da Vinci’de yok muydu? Onlar yaratıcı değil  miydi? Bu progresif anlayış lineer tabiatından ileri geliyor. Popüler olan şey  bize, ‘Eğitim sürekli gelişiyor, ilerliyor.’ Eğitim sürekli ilerlemiyor. Bizim  kavramımız progresif ya da ilerleme kavramı olmamalı. Biz yücelme kavramından söz  etmeliyiz. İnsan yücelir, eğitim yücelir, irade yücelir; ilerlemez.  İlerlediyseniz o zaman geriliyorsunuz demektir aynı zamanda. Bunun kanıtı da var.  Eğitim seviyesi yükseldikçe dünyada açlık ve obezite aynı anda artıyor. Böyle bir  artış varsa sizin eğitimli dediğiniz insanlar eğitimli değil o zaman.”

”EĞİTİMDE MUTABAKAT YOKSA ASLA MİLLETLEŞME SÖZ KONUSU OLMAZ”

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, eğitimin Türkiye’nin değil, dünyanın büyük  bir sorunu olduğunu vurgulayarak, eğitimin aynı zamanda en büyük çözüm aracı ve  alt sistemleri olan bir proje olduğunu, eğer eğitimde bir politika kararı  alınacaksa, bunun simülasyonun ve modellemelerinin yapılması gerektiğini anlattı.

Vizyon Belgesi’nde eğitimde ortak dil ve mutabakatlaşmaya yer  verildiğine dikkati çeken Selçuk, şunları kaydetti:

“Eğitimde mutabakat yoksa asla milletleşme söz konusu olmaz. Eğitimin  mutabakata ihtiyacı var. İnsanları çocuklarında buluşturamıyorsanız neyde  buluşturacaksınız? Bu çerçevede baktığımızda, bizim bir sosyal sözleşmeye ve  mutabakata ihtiyacımız var. Herkes sadece kendi dünya görüşüne uygun bir insan  yetiştirme tarzını ve tavrını desteklerse biz sadece çatışmayı desteklemiş  oluruz. Biz kültürümüzü ya bilim ya da vahiy zannediyoruz. Buradan yola  çıktığımızda bilmek yetmez bu çocukların yapmaları lazım. Yapması için elini  tutması lazım. Tasarım beceri atölyelerinin temelindeki şey, bilmenin bir ötesine  geçmek, yapmak. Çünkü olmak için yapmak aşaması gerekiyor. Eğitimin meselesi  insanların olmaklığıyla ilgili bir mesele. Eğer olmaklık yoksa, o zaman  insanlaşma yoktur, beşerleşme vardır sadece. Bu bağlamda, eğitimde sisteminin  ortak dili gelişmeden, mutabakat sahası oluşmadan, bu bir ülke ödevi olarak  tasavvur edilmeden, bir ülkenin eğitim sistemi sadece mekaniklerinde,  bürokrasisinde dönüştürülür. Bizim çok farklı bir üssel artışa ihtiyacımız var.  Bizim değişime ihtiyacımız var. Bunu mevcudu sürdürerek, bazı şeyleri  kopyalayarak, popüler olanı ihtiva ederek yapamayız. Bizim orijinal kavramlar  üzerinde tartışmamız, kendi kelimelerimizi yeniden doğurmamız lazım. Bizim kavram  cerrahisine ihtiyacımız var. Bütün bu makamlar, mevkiler sadece çocuklar içindir.  Bu ülkenin geleceği içindir.”

”TÜRKİYE BAŞKA BİR HİKAYE YAZABİLİR”

Bakan Selçuk, Türkiye’nin eğitimde nicel yorumlama anlamında bir  eksiği olmadığına, asıl meselenin eğitimin istikametini sağlamlaştırmak olduğuna  dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Türkiye girdi temelli bir yaklaşımdan, ürün, çıktı ve süreç temelli  bir yaklaşıma doğru evriliyor. Şu ana kadar çok büyük başarıları oldu. Bugün 15  sene önce hayal ettiğimiz şeyleri başarmış durumdayız. Dolayısıyla eğitime hep  olumsuz bakmamalıyız. Güzel şeyler yapılmış. Türkiye çok zor dönemlerden geçiyor.  Birçok ülkenin ayakta kalamayacağı kadar sıkıntılar yaşayan bir ülke. Şimdi biraz  kalite zamanı. Türkiye başka bir hikaye yazabilir ama hikaye yazmadan önce nasıl  bir hikaye yapacağıyla ilgili tasavvurunu yeniden gözden geçirmeli ve bunu  varlık, epistemolojik ve ahlak telakkisi temelli olarak yeniden oluşturmalı.  Ahlak yoksa bir yerde hiçbir sistem çalışmaz.”

”13 MART’TA OKUL PROFİLİYLE İLGİLİ BİR ŞEY İLAN EDECEĞİZ”

Yükseköğretime hazırlık, ortaöğretim, ilkokul ve ortaokulun  kalitesinin artırılması konusunda yapay zeka temelli birçok çalışmanın  altyapısını kurduklarını belirten Selçuk, bu dönemin sonunu kadar bu konuda  birçok mesafe almış olacaklarını kaydetti.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye’nin eğitim sisteminin küresel  makro sistemler içerisindeki sistem analitiğini iyi okumanın önemine işaret  ederek, şunları söyledi:

“Bu anlamda 13 Mart’ta okul profiliyle ilgili bir şey ilan edeceğiz.  Sadece bu işin felsefesiyle ilgilenmiyoruz somut olarak hayat sahnesindeki  karşılığıyla da ilgileniyoruz. Okul profilinden maksadımız şu; her okul ‘Acaba  ben ne yaparsam, daha iyi bir okul olurum?’ diyebilmeli. Okul profili bu anlamda  her okulun MR’ını çeken, gelişme potansiyelini ortaya koyan bir ulusal ölçekli  yazılım altyapısı. Yani bir ülkenin tamamını aynı anda görüyoruz. Şu anda  herhangi bir okulda böyle bir altyapı olmadığı için okul kendisinin neyde iyi  neyde kötü olduğunu, ne yapması gerektiğini çok da bilmiyor.”

”ORTAÖĞRETİM İLE İLGİLİ YENİ BİR ŞEY YAPACAĞIZ”

Çocukların biraz derinleşmesini istediklerini belirten Selçuk,  “Ortaöğretimle ilgili yeni bir şey yapacağız. Eğitimde model olarak kabul edilen  ülkelerdeki liselerde, 5-6 ders var. Biz de 16-17 ders var. Bu çok adil bir durum  değil. Bizim çocuklarımız yüzeysel kalıyorlar, yönelmek istediği alanda  derinleşemiyor. Lise sona geliyor, ‘Neyi seçsem’ diye düşünebiliyor. Bunu yeniden  yapılandırmamız lazım. Hemen önümüzdeki yıl 9. sınıflardan itibaren bu  başlayacak. Bununla ilgili modelimizi de yaklaşık bir ay içinde Türkiye ile  paylaşmış olacağız.” diye konuştu.

Bir çocuğun hayatına dokunmanın çok özel ve kritik bir şey olduğunu  ifade eden Selçuk, “İyi bir Milli Eğitim Bakanı kendi döneminden ziyade gelecek  için bir şey yapar ki sonrasında nesiller meselesi için altyapı oluşsun.” diyerek  sözlerini tamamladı. Programa, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı ve davetliler  katıldı.

Kaynak. haber7