Üç diş macunundan ikisi zararlı

Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre, 59’u çocuk diş macunu olmak üzere toplam 408 diş macunundan 271’inin zararlı titanyum dioksit içerdiği tespit edildi.

Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre diş macunlarının üçte ikisi sağlığa zararlı titanyum dioksit içeriyor. Kansere yol açabilecek bu kimyasal maddenin ambalajlarda yer almaması bazı sivil toplum örgütlerinin tepkisine neden oldu.

Konu ile ilgili araştırma talep eden sivil toplum örgütlerinden Doğa için Bir Şeyler Yap, söz konusu maddenin diş macunları ve ilaçlarda kullanılmaması için mücadele ediyor.

59’u çocuk diş macunu olmak üzere toplam 408 diş macunu üzerinde araştırma yürüten örgüt 271’nin titanyum dioksit içerdiğini tespit etti.

Çevre ve tüketici hakları savunucuları titanyum dioksidin nanopartiküller içermesi nedeniyle insan vücuduna kolayca nüfuz ettiği konusunda vatandaşları uyarıyor. 

Kaynak: www.gazeteduvar.com.tr

 

Dünyada kızamık vakaları neden artıyor?

ABD’nin New York eyaletine bağlı bir bölgede kızamık vakalarındaki artış nedeniyle acil durum ilan edildi. Peki kızamık vakaları neden artıyor? Aşının olumsuz etkileri konusunda yanlış bilgilerin kaynağı ve yayılmasında sosyal medyanın rolü ne? Türkiye’de aşı reddi eğilimi ne durumda?

New York eyaletindeki Rockland bölgesinde kızamık salgını nedeniyle acil durum ilan edildi.

New York City’nin kuzeyindeki Rockland County’de 153 kızamık vakasının ardından, aşısız çocukların kamuya açık alanlara girmesi yasaklandı.

Yasağa uymayanlara 500 dolar para cezası ile 6 aya kadar hapis cezası uygulanacağı bildirildi. Yasağın 30 gün boyunca uygulanacağı bildirildi.

aşı

Washington, California, Texas ve Illinois eyaletlerinde de kızamık salgını olduğu haberleri daha önce çıkmıştı.

ABD’de dini nedenlerle veya aşının otizme yol açacağına dair yanlış bilgilere dayanarak çocuklarına aşı yaptırmayı reddedenlerin sayısı giderek artıyor.

New York Times gazetesinde yer alan bir habere göre, söz konusu ilçedeki salgın esas olarak aşırı dindar Yahudilerin yaşadığı bir bölgede yoğunlaşmış bulunuyor.

300 bin nüfuslu ilçede aşılanma oranı yüzde 50-60 seviyesinde seyrediyor; uzmanlar bunun yeterli olmadığını vurguluyor.

Kızamık aşısının otizme yol açtığı iddialarını ortaya atan doktor Andrew Wakefield

Kızamık vakaları neden artıyor?

Peki, Avrupa ve ABD’de kızamık vakalarının artması neye bağlanıyor?

Bu sorun insanların aşı konusundaki davranışlarıyla ilgili.

Kızamık aşısının çocuklarda otizme yol açtığına dair söylentilerin yanlış olduğu çoktan ortaya çıksa da bu yanlış inanç, aşılatma oranını etkilemeye devam ediyor.

Kızamık hastalığının içerdiği risklerden habersiz ebeveynlerin çocuklarını aşılatmama eğilimi de bunda etkili oldu.

Kızamık aşısı olmamış insan sayısı belli bölgelerde yoğunlaşmış halde her yıl artarken büyük bir risk faktörü oluşturuyor.

Kızamık, dünyanın birçok bölgesinde yılda 90 bin insanın ölümüne yol açan bir hastalık. aşı oranının düşük olduğu bölgelere seyahat vb. yollarla kızamık virüsü ulaştığında, hastalık hızla yayılıyor.

Avrupa’da üç kat artış

Kızamık bulaşıcı bir hastalık ve akciğer ve beyin hasarı da dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

Ancak bu tehlikelere rağmen birçok ülkede kızamık aşısı oranları düşüş gösteriyor.

Avrupa’da 2018 yılında 82 bin 500’ü aşkın kızamık vakası görüldü. Bu sayı son 10 yılın en yüksek rakamı, 2017’deki vaka sayısının ise üç katı.

Dünya sağlık Örgütü (DSÖ), aşı karşıtı hareketin 2019 küresel sağlık riskleri arasında üst sıralarda yer aldığını açıkladı.

‘Kızamık aşısı-otizm bağlantısı’na dair söylentinin kaynağı ne?

Batılı ülkelerde kızamık aşısı oranlarının düşmesi esas olarak İngiliz cerrah Andrew Wakefield’ın açıklamalarına dayanıyor.

1997’de ünlü tıp dergisi Lancet’te yazdığı bir makalede Wakefield, kızamık-kızamıkçık-kabakulak (KKK) için yapılan karma aşının çocuklarda otizme yol açtığını iddia etmişti.

O tarihten beri yapılan birçok araştırmada aşı ile otizm arasında böyle bir bağlantı bulunamadı. Lancet dergisi bu araştırmayı yayından kaldırdı ve Wakefield İngiltere’de meslekten men edildi.

Ancak onun ileri sürdüğü iddialar nedeniyle KKK aşısı oranları İngiltere’de 1996’da yüzde 92’den 2002’de yüzde 84’e kadar düştü. O tarihten bu yana yüzde 91’e tırmandıysa da bu oran hala DSÖ’nün önerdiği yüzde 95’in altında.

sosyal medya

 

Sosyal medyanın rolü

İngiltere’de Kamu Sağlığı Derneği, aşılar hakkında “yanlış ve tehlikeli bilgi” yayılmasında sosyal medyanın rolüne dikkat çekiyor.

Araştırmalar, sosyal medyada yayılan sahte haberlerin “aşılar konusunda yanlış bilgi içerdiği ve olumsuz mesajlar verdiğini” gösteriyor.

Uzmanlar, bu konudaki “sahte haberlerin” yayılmasını önlemek üzere sosyal medya şirketlerini adım atmaya çağırıyor.

Hükümet, sosyal medya şirketlerini aşılar hakkında yanlış bilgi içeren paylaşımları kaldırmaya zorlayan yeni bir yasa üzerinde çalışıyor.

Kızamık, kızamıkçık, kabakulak için yapılan karma aşı

Türkiye’de durum ne?

DSÖ verilerine göre, 2018’in ilk dokuz ayında kızamık teşhisi konan hasta sayısı 510’a ulaşmıştı.

Bu rakam 2017’de 69 olan vaka sayısına kıyasla büyük bir artışı ifade ediyor. 2016’daki kızamık vakası sayısı ise sadece 9’du.

Türkiye’de son dönemde henüz kızamık nedeniyle ölüm kaydı bulunmasa da çocuklarına aşı yaptırmayı reddedenlerin sayısı giderek artıyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2017’de yüzde 97, 2018’de yüzde 98 olan aşılama oranı 2017’de yüzde 96’ya düştü.

Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma Kurulu üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, son yıllarda kızamık vakalarındaki artışa dikkat çekiyor.

Son birkaç yıldır Türkiye’de de artan aşı karşıtı söylemlerin etkisiyle ebeveynlerin çocuklarını aşılatmamaya başladıklarını vurgulayan Ceyhan, 2011 yılında 183 kişiyle başlayan aşı karşıtlığının 2013’te 980’i bulduğunu, 2017’de ise 23 bin 600 ailenin çocuklarına aşı yapılmasını reddettiğini belirtiyor.

Ceyhan, aşı reddinin 50 binleri bulması halinde Türkiye’de salgın meydana gelebileceği uyarısında bulunuyor.

Geçmiş salgınlardan elde edilen verilere göre, kızamık geçiren 1000 çocuğun 100’ü hastaneye yatıyor, bu çocukların yaklaşık 20’si hayatını kaybediyor, 30’unda ise beyin hasarı meydana geliyor.

Kaynak: www.bbc.co.uk

Samsun Mesanesinden 522 Gramlık Tek Parça Taş Çıktı

Samsun’da işçi emeklisi Mustafa Aytürk’ün (62) ameliyatla mesanesinden 522 gram ağırlığında tek parça halinde taş çıkarıldı.

Samsun’da işçi emeklisi Mustafa Aytürk’ün (62) ameliyatla mesanesinden 522 gram ağırlığında tek parça halinde taş çıkarıldı. Ameliyatı gerçekleştirilen Üroloji Uzmanı Opr.Dr. Can Aydın, 37 yıllık meslek hayatında ilk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı vakası gördüğünü söyledi. Samsun’da işçi emeklisi 4 çocuk babası Mustafa Aytürk, idrar yapmakta zorlanınca doktora başvurdu. Çeşitli ilaç tedavileri yapılan Aytürk’e 10 yıl önce mesanesinde taş olduğu ve ameliyat yapılması gerektiği söylendi. Ancak ameliyattan korkan Aytürk, ilaç kullanarak bekledi. Geçen hafta ağrıları artan Aytürk, Gazi Devlet Hastanesi Üroloji Bölümü’ne başvurdu. Burada yapılan tetkiklerde Aytürk’ün mesanesinde çok büyük bir taş olduğu belirlendi. Aytürk’ün ameliyatla mesanesinden 522 gram ağırlığında tek parça halinde taş çıkarıldı. Ameliyat sonrasında taşı gören Aytürk ve yakınları ise büyük şaşkınlık yaşadı.

GÖRÜNCE PATATES SANDIM

20 yıldır idrar yaparken sıkıntı yaşadığını anlatan Mustafa Aytürk, Doktorlara gittim, ‘İltihap var’ diyorlardı. İlaç kullanıp bir iki ay rahatlıyordum. 10 yıl önce gittiğim doktorum bana taş olduğunu ameliyat olmamı söyledi. Ben olmak istemedim. Yine ilaç içtim ameliyat için gelmedim. Ancak daha sonra daha kötü oldum. Tekrar doktora gittiğimde ameliyat olmam gerektiğini söylendi. Bu kadar büyük taş olduğunu bilmiyordum. Bu taş yüzünden ben çok çektim. Ameliyattan sonra taşı gördüğümde çok şaşırdım. Ben ilk görünce PATATES sandım. Şaka yapıyorlar sandım. Bu taş benim vücudumda bunca yıl nasıl durmuş inanamadım. Yıllarca bu taş ile yaşamışım. Gören herkes şaşırıyor. Bana ‘Bu taşı nasıl büyüttün’ diyorlar. Allah doktorumdan razı olsun. Şimdi çok rahatım. sanki yeniden doğmuş gibi oldum. Devletimizin imkanları nedeniyle Sağlık Bakanlığı’na ve doktorlarımıza çok teşekkür ederim dedi.

37 YILLIK MESLEK HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK TAŞ

Ameliyatı gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Opr.Dr. Can Aydın da, 37 yıllık meslek hayatında ilk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı vakası gördüğünü söyleyerek Hasta idrar yapmakta zorlanma şikayetiyle bize geldi. Bizim için standart alışkın olduğumuz bir şikayet. sonra tetkikler yaptıktan sonra taşı tespit ettik.Yaklaşık 25 dakika süren ameliyatımızı gerçekleştirdik. Aslında hastamıza 10 yıl önce yine ameliyat demişiz ama o zaman hastamız muhtemelen korktu ve gitti. Aslında o zaman muhtemelen bu taş daha ufaktı. Şimdi baya büyük bir taş haline gelmiş. İlk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı görüyorum. 37 yıllık meslek hayatımda ilk defa böyle bir şey gördüm. Çok nadir görülebilecek bir durum. 522 gramlık eni 8 santimetre boyu ise 10 santimetre uzunluğunda bir taş bu. Hastamızın Sağlık durumu gayet iyi. Bundan sonra bir sorun yaşamayacak. İdrar yapmanın mutluluğunu yaşayacak diye konuştu.

Kaynak: www.sondakika.com

Bakanlık harekete geçti! 15 bebek öldü, ülke karıştı

bakanlik-harekete-gecti-15-bebek-oldu-ulke-karisti-13480822.Jpeg

TUNUS’TA BİR DEVLET HASTANESİNDE ENFEKSİYON NEDENİYLE 15 BEBEĞİN HAYATINI KAYBETMESİNİN ARDINDAN SAĞLIK BAKANLIĞINA BAĞLI 3 GENEL MÜDÜRÜN GÖREVİNE SON VERILDI.

Tunus Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, başkent  Tunus’taki Er-Rabıta Devlet Hastanesinde son günlerde artan bebek ölümleri  nedeniyle, Sağlık Genel Müdürü Nebihe el-Bursali, Ulusal İlaç Denetim  Laboratuvarı Genel Müdürü Sinde el-Bahri ile başkentteki Kadın Hastalıkları ve  Doğum Merkezi Genel Müdürü Hayat Sabit’in görevden alındığı belirtildi.

Sağlık Bakanı Abdurrauf eş-Şerif de daha önce, ölümler üzerine  istifasını sunmuştu. Başbakan Yusuf Şahid de hafta sonu hastaneyi ziyaret ederek,  eğer bir ihmal varsa sorumluların hesap vereceğini belirtmişti.

Bebek ölümlerinin ardından Tunus’ta hükümetten ve muhalefetten  açıklamalar gelmiş, olay nedeniyle ülkede protestolar düzenlenmişti.

Kaynak: secure.milliyet.com.tr

 

Düzenli egzersiz yapmanın faydaları

undefined

Uzmanlar hareketli yaşam ve egzersizle yüksek tansiyonu kontrol altına almanın mümkün olduğunu açıklıyor. Öğretim Gör. Mutlu Ural, düzenli egzersizin kan akışını hızlandırdığı için tansiyonu dengelediğini kaydetti.

undefined

Uzmanlar sağlıklı ve uzun yaşamanın sırrı egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirmek olduğunu belirtiyor. İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Spor Yönetimi Programı Öğretim Gör. Mutlu Ural, “Düzenli egzersiz yapan bireylerin kalbindeki en önemli özellik, sol karıncık egzersiz yapmayanlara göre daha büyük olmasıdır.

undefined

Sol karıncığın kasılmasıyla birlikte kan, damarlar yoluyla ilgili dokulara gönderilmektedir. Bu karıncık, bir kasılmada ne kadar çok kan pompalarsa vücuttaki oksijen, besin öğeleri, biyokimyasal diğer bileşiklerin organizma ve dokulara ulaşması o kadar kolay ve ekonomik olacaktır. Bu da kanın akımını hızlandırarak tansiyonu dengelemektedir” dedi.

undefined

Kalbin otonom sinir sistemi ile çalıştığını belirten Öğretim Gör. Mutlu Ural, “Otonom sinir sistemi, düz kasların çalışmasından sorumludur. Aynı zamanda iç organların çalışmasını kontrol eden ritmik bir sistemdir. Bu sistem duygulara bağlı olarak çalışır ve değişiklik gösterir.

undefined

Üzülme, gülme, stresli olma gibi durumlar bu sistemi etkilemektedir. Uzun süre hareketsiz kalındığında sinir sisteminin etkisi yavaşlıyor bu da kalbi ve organları hızlandırarak metabolik süreci etkiliyor. Özellikle kalp aynı kan miktarıyla 2 kasılmayı 5’e çıkardığında damarlar bu duruma tepki vermekte ve ortaya tansiyon çıkmaktadır” diye konuştu.

undefined

Egzersize başlamadan önce temel olarak kalp dolaşım sistemi ve solunum sisteminin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Öğretim Gör. Ural, “Aslında bu iki sistem spor ve egzersizin alt yapısını oluşturmaktadır. Bu sebeple her spor tesisi, bireyleri sağlık raporunun alınması ve sağlık taramasından geçilmesi konusunda uyarmalı; hatta bununla ilgili imzalı belgeler istemeli.

undefined

Kurumların bununla ilgili ilk 25 birim antrenman (2 ay) dolaşım ve solunum sistemi kontrol altında tutularak egzersiz uygulatılmalıdır. Salonlardaki yürüme bantlarında nabız ölçer ve respiratuar (solunum sistemi) sisteme yönelik cihazlar (siprometre ve gaz analizatörü) bulunmalıdır. Ayrıca tansiyon ölçer analog ya da dijital steleskop ve kullanmasını bilen uzman olmalıdır” dedi.

Kaynak: sozcu

Saklı kalmış protein deposu domalan mantarı faydaları

Görüntüsüyle yer elmasına benzeyen, tadı ile kırmızı eti andıran domalan mantarı, Türkiye’de yok olmanın kıyısında kalan bir şifa deposu. Yılın belirli aylarında çıkan domalan mantarının faydaları ise saymakla bitmiyor…Y

Saklı kalmış protein deposu domalan mantarı faydaları

Domalan mantarı Türkiye’nin bazı bölgelerinde, yılın belirli aylarında yetişen (mart, nisan), tuberaceae familyasına aittir. Yemeklerde kullanıldığında inanılmaz güzel bir aroma katar. Domalan mantarının bir diğer adı kemedir. Kebabı, pilavı, sotesi hazırlanır. Mantarın tadı kırmızı ete benzetilir çoğu zaman. Toprak altından toplanır ve yağmur sonrası meydana çıkar. Yağış ne kadar fazla ise domalan mantarını bulma şansı o kadar artar. Zehirsiz bir türdür. Kilogram fiyatı 100 lira olan keme mantarı, yüksek bütçesine rağmen kapış kapış gidiyor!

domalan2

Son derece sağlıklı bir gıda olan kemenin faydaları ise oldukça fazla;

En yaygın bilinen faydası afrodizyak etkisi oluşudur.
Lif ve protein deposudur. Bu sayede tokluk hissi kazandırır ve fazla yemek tüketiminin önüne geçer.

domalan

Yüksek kolesterol için etkilidir çünkü düşük miktarda doymamış yağ asidi içerir.
Omuriliği güçlendirir.
Besin değerleri oldukça güçlüdür.

Kaynak : mynet

Türkiye’de ilk kez! Ayaktan ele parmak ucu nakli

Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi (KSBÜ) Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, ayaktan ele parmak ucu nakli yapıldı

KSBÜ’den yapılan açıklamaya göre, yaklaşık 6 ay önce geçirdiği iş kazası sonucu sol elinin 3. parmağının uç kısmını kaybeden Şükran Görünmez (50),tedavi için Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi (KSBÜ) Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu.

KSBÜ Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Anvar Ahmedov ve Op. Dr. Furkan Karabulut tarafından gerçekleştirilen operasyonla, hastanın sol ayağındaki parmaktan alınan parmak ucu, eldeki parmak ucuna nakledildi.

TÜRKİYE’DE İLK KEZ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Açıklamada görüşlerine yer verilen Ahmedov, parmak ucu kayıplarının sıkça rastlanan vakalardan olduğunu belirtti. Türkiye’de ilk kez parmak ucu nakli gerçekleştirdiklerini dile getiren Ahmedov, şunları kaydetti:

“Parmak ucu kopmalarında genelde yerine dikme yada güdük kapama yapılmaktadır. Bu durum hastanın hem el parmak fonksiyonlarını zayıflatmakta hem de parmağın görüntü ve şeklini bozmaktadır. Operasyon için belli kriterler söz konusudur. Hastanın yaşı, mesleği, sigara içip içmediği ve sosyokültürel durumuna bakılarak, uygun her hastaya bu işlem yapılabilir. Yurt dışında çeşitli yerlerde, özellikle Uzak Doğu’da gerçekleştirilen ancak Türkiye’de bugüne kadar yapılmayan bir ameliyatı gerçekleştirdik”. 

“YÜRÜYÜŞ BOZUKLUĞU YAŞAMAYACAK”

Operasyonun ardından hastanın sağlığına kavuştuğunu anlatan Ahmedov, şöyle devam etti: “Gerçekleştirdiğimiz operasyonla hastamızın sol ayak 2. parmak ucu eklemden alınıp, sol el 3. parmak ucuna taşındı. Yani hastamızın parmak ucundaki doku kaybı, mümkün olan en benzer dokuyla onarılmış olup, parmak şekli ve tırnak bütünlüğü sağlanmış oldu. Bu operasyon belirli bir cerrahi deneyim ve yetenek istemektedir. Ayaktan alınan parmak ileri mikrocerrahi teknikle el parmağına nakledilerek yaşatıldı. Operasyonda en son sinirler onarıldı. Bu sinirler iyileşecek ve günde yaklaşık 1 milimetre ilerleyecektir. Yani 3-6 ay sonrasında hasta parmak ucunu normal şekilde hissedecektir.”

Ahmedov, hastanın ayağından alınan parmak ucunun ikinci parmaktan olması dolayısıyla yürüyüş bozukluğu yaşanmayacağını da aktardı.

Kaynak: Haberturk